11 Mayıs 2024

“Ters Köşeleyememek…”

Runo Yapım yapımcılığında çekilen Sanrı filminin yönetmen koltuğunda Zuzula (2016), Marid (2019) gibi filmlerde oyuncu olarak karşımıza çıkan Onur Bilgin oturuyor. Senaryosunu yönetmen Bilgin ile Avni Avcı’nın kaleme aldıkları filmin görüntü yönetmenliğini Ömer Soner Tutan üstlenmiş.  Filmin oyuncu kadrosunda ise Neşe Erkal, Halit Şahin, Nahir Kamalı, Alp Seyyah, Şule Türker, Canan Ünal gibi isimler bulunuyor.

Filmin konusunu bakıcılık yapan bir kadının başına gelen olaylar oluşturuyor. Yasemin maddi sıkıntılar yaşamakta ve iş aramaktadır. Başvurduğu iş bulma kurumundan kendisine göre bir iş olduğunun bilgisi gelir. Şehrin dışında yaşayan bir ailenin, 9 yaşındaki kız çocuklarına yatılı bakıcı aradıklarını öğrenir. Bir süre sonra evde olan bazı garip doğa üstü olaylara şahit olmaya başlar yaşadıklarına anlam vermeye çalışırken geceleri gördüğü kabuslarla içinden çıkılması çok zor anlar yaşamaya başlar.

Sinemamızda gerilim filmleri nadir olarak karşımıza çıkarken, son yıllarda korkunun ivme kazanmasıyla birlikte gerilim filmlerinin de sayısı “bir tık” artmaya başladı. Bu yılın başından günümüze dek Lanetli Tapınak (2022), Kerr (2021), Flaşbellek (2020), Akıl Bozan (2021) filmleri gösterime girdi ve yıl sonuna dek de Paranoid (2022) ile Ses: Sonu Olmayan Gece (2022) gibi başka gerilim filmleri de izleyicilerle buluşmayı bekliyor. Bu bağlamda yerli korku sinemamızdaki niceliksel artışın nitelikle ters orantılı gidişatı yerli gerilim sineması için de söz konusu gibi görünüyor.

Yönetmen Bilgin, daha önce oyuncu olarak yer aldığı Zuzula (2016) ve Marid (2019) filmlerinde olduğu gibi hikâyenin sonunu Amerikan korku filmlerinde gördüğümüz ters köşelere benzer şekilde bitirmeye çalışsa da maalesef diğer iki filmdeki gibi Sanrı’da da final evresi başarısız bir girişim olarak kalıyor. Filmin kamera ekipmanı bu kez kaliteli olsa da maalesef oyuncuların performansları ve senaryo için aynı sözleri söylemek mümkün değil. Oyuncuların inanılmaz derece yapay tepkilerine bir de sürekli anlamsız yerlerde başlayan gerilimli fon müziği de eklenince, sürekli bir şeyler olmasını bekleyip yorulmaktan başka çareniz kalmıyor. Yasemin karakterinin çocuk bakıcısı olmak için başvurduğu aile ile tanışması sırasında görüntü-ses senkronizasyonunda oluşan sorunu kendisini fon müziğinde de gösteriyor. Konuşmalarda gereksiz anlarda baş gösteren gerilim temposuyla süslenmiş fon müziği, sahne bitiminden taşarak sonraki sahnenin geçişinde alakasız bir anda ansızın kesiliyor. Kötü makyajlar ve senaryoya uygun olmayan makyaj seçimleri de cabası.

Filmin mekân kullanımına gelecek olursak; öncelikle oranın bir ev değil butik otel olduğunu anlamamak mümkün değil. Çekimler sırasında dikkatli yapılacak kadrajlarla bunun önüne geçilebilecekken, kovalamaca sahnelerini uzatmak ve drone çekimi ile evin etrafını alma çabası birleştiğinde izleyiciler için buranın bir butik otel olduğunu anlamak kaçınılmaz oluyor. Bunun yanı sıra evin pardon butik otelin iç mimarının kafasının biraz karışık olduğunu söylemek de mümkün zira muhteşem bir şöminenin üzerine yeni yapım kötü bir köpek biblosu yerleştirmek, gramofon ve antika çevirmeli siyah telefonun arka planına modern sanat tablolarının yanı sıra bir de Osman Hamdi Bey’in Kaplumbağa Terbiyecisi’nin bir reprodüksiyonunu asmaları, modern mi yoksa antika mı yapsak dedikten sonra ortalığı öylece bırakıp çekime başladıklarının da en bariz kanıtı.

Senaryodaki aksaklıkları filmin finalinde çıkacak ters köşeye bağlamaya çalışsak dahi olmuyor zira acil paraya ihtiyacı olan bir kadının bakıcılık yapacağı yere Audi’si ile gelmesinin yanı sıra korku sahnelerindeki kötü makyajlar ile finaldeki ters köşe flashbacklerin tutmaması gibi sorunlar söz konusu.

Sonuç olarak Sanrı; yönetmenin daha önce oynadığı filmlere benzer yapıda gelişen ancak yine oyuncuların yapay performansları, detaylandırılamamış senaryo ve düşük bütçe nedeniyle sınıfta kalan bir yapım olmaktan kurtulamıyor.