29 Nisan 2024

“Hem Süryani Hem Satanist…”

EMA Pictures Production yapımcılığında İstanbul’un Beykoz İlçesi ile Şile İlçesi’ne bağlı Esenceli Köyü’nde çekilen Demon: Azab-ül Kem filminin yönetmen koltuğunda Cin Çeşmesi (2018), Kabus (2018), El Ummar (2018) ve Kiki: Lanet-i Cin (2020) filmlerinin senaristi ve oyuncusu olan; Kulyas: Lanetin Bedeli (2019) filminin ise senaristliğini üstlenen Mustafa Miraç Kaya oturuyor. Görüntü yönetmenliğini Umut Erduran’ın üstlendiği filmin müziklerinde ise Musallat 2: Lanet (2011), Üç Harfliler: Kara Büyü (2016), Siccîn 3: Cürm-ü Aşk (2016), Siccîn 4 (2017) gibi filmlerin müziklerinde vokalistlik yapan Sonay Akçen’in imzası bulunuyor. Senaryosunu da yönetmen Kaya’nın kaleme aldığı filmin oyuncu kadrosunda ise Kulyas: Lanetin Bedeli (2019) ve Semur 3: Kıyamet-i Cin (2022) filmlerinde oyuncu olarak, Dejar: Cin Vahşeti (2023) filminde ise yapımcı olarak karşımıza çıkan Gizem Tan; Dejar: Cin Vahşeti (2023) filminde yardımcı yönetmen olan İlkşans Tan; Hawar 2 (2022), İfrit-i Musallat (2023) ve Dejar: Cin Vahşeti (2023) filmlerinde yönetmen olarak karşımıza çıkan Raziye Sultan rumuzlu Remziye Kaymak, Kiki: Lanet-i Cin (2020) filminde oynayan Müzeyyen Paksoy, Araf 3: Cinler Kitabı (2019) filminde rol alan Sercan Elikara, Dejar: Cin Vahşeti (2023) filminde oynayan Abdülkadir Biçer’in yanı sıra Serdal Yazıcı, Onurcan Çelebi, Sera Tübek, Fehmi Uysal, Revşan Tümay Genç, Enes Ulukır, Emrecan Şenol, Suat Tanır, Nilay Yazıcı gibi isimler bulunuyor.

Filmin konusunu korku filmi çekmeye bir Süryani kasabasına giden içerik üreticisi gençlerin yaşadıkları paranormal olaylar oluşturuyor. Her ne kadar filmin basın bültenlerinde “Satanizm” konusu vurgulansa da filmde olaylar cinli bir korku filmi senaryosu üzerinden ilerliyor. Zengin olan ve parasını kız arkadaşı Asya’nın daha da ünlü olması adına bir film çekmeye yatırmaya karar veren Eren, arkadaşları İsa ve sevgilisi Çimen’i, influencer olmaya çabalayan Samet ve Mehmet’i de yanına alarak çocukluğunun geçtiği, akrabalarının bulunduğu Karalar Köyü’ne gitmeye karar verirler. Ancak Eren’in geçmişi paranormal olayların ortaya çıkmasına neden olacaktır.

Sanat yönetimi ve makyajları başarılı olsa da Demon: Azab-ül Kem, oyuncuların performanslarının yapaylığı ve diyalogların tutarsızlığı nedeniyle sürekli sekteye uğrayarak ilerliyor, hatta ilerleyemiyor adeta tekliyor. Bir önceki sahnede cin çarpmasına uğrayan ve bunun şokuyla korku yaşayan bir karakterin bir sahne sonrasında arkadaşlarının gazına gelerek cin çağırma ayinine katılması, olayların kendileriyle arkadaşlık dışında bağlantısı olmamasına rağmen kabuslar gören ve cin musallatına uğrayan ve akıbetleri izleyicilere aktarılmayan karakterler, gecenin bir yarısı bir büyücünün evinde kalmaya karar veren sonra büyü malzemeleriyle dolu olan bir odayı gördüklerinde kaçıp gitmek yerine gecenin karanlığında köyde gezmeye çıkan karakterlere varana değin her türlü mantıksızlık arka arkaya sıralanıyor. Büyücünün evindeki aynalardan birinin yalnızca üstündeki bir kısmı kısmi olarak kapatan tül örtüye bakarak aynanın üzeri örtülü demeleri ise gerçekten içler acısı bir sekans yaratmaktan öteye gitmiyor. Bu mantıksızlıklara son nokta ise büyücüyü tanımlamak için kullanılan terimler ile ekleniyor. Mezopotamya’da yaşamlarını sürdüren ve aralarında Aramice dilini konuşan, Hıristiyan dinine mensup bir halk olarak bilinen Süryaniler, filmde geçmekle birlikte mantıksızlığın dibi olarak ise “Satanist Süryani bir büyücü” nitelemesi ile karşılaşıyoruz. Hıristiyanlığın bir mezhebi olan Süryanilik ile şeytana tapanların inandıkları Satanizmin nasıl bir araya geleceği ve bu nitelemeye sahip kişilerin neye inanıp neyi Tanrı olarak kabul edecekleri düşünülmeksizin mantıksızca eklenmiş. Bununla birlikte filmde hem cin düğünü olduğu söylenen sonrasında satanist ayini olarak nitelendirilen ancak hiçbir yere bağlanmayan, daha önce amatör yapımlarda gördüğümüz parlak renkli kırmızı cübbeli tiplerin ateş etrafında yaptıkları ayin de cabası.

Yönetmen Kaya, önceki filmi Kiki: Lanet-i Cin (2020) filmine gönderme yaparak burada bu isimde bir film çekilmişti, gerçek olayları anlatmıştı diyerek kendine atıfta bulunmayı ihmal etmezken özgün bir hikâye yerine önceki filmlerinden Kabus (2018)’da da yaptığı gibi kendisinden önce çekilmiş başarılı yerli korku filmlerinden bir kolaj sunmayı tercih ediyor. Oyuncu kadrosunda yer aldığı ve  senaryosunu yazdığı Kabus (2018)’da izleyicilere Büyü (2004), Semum (2008), Şeytan-ı Racim (2013) ve Musallat 2: Lanet (2011) gibi filmlerin en çok beğenilen ve akıllara kazınan sahnelerinin adeta bir puzzle’ını sunmuş olan Mustafa Miraç Kaya; bu kez büyücü kadının çocuk sahibi olmak isteyen kadına yaptığı ayin ile Musallat 2: Lanet (2011); filmin finalinde ortaya çıkan durum ile Dabbe: Cin Çarpması (2013), Üç Harfliler: Adak (2019), İblis: Karanlığın Sahibi (2022) filmlerindeki sekansların neredeyse birebir aynısını beyazperdeye taşıyarak hoş bir nostalji (!) yapmamızı sağlıyor. Finalde twist yapmak adına arka arkaya gelen öldürme sahneleri ise korkutmaktan ziyade güldürüyor.

Sonuç olarak Demon: Azab-ül Kem; her ne kadar makyajları ve sanat yönetimi ile sınıfı geçse de oyuncuların performansı, senaryonun özgünlükten uzak oluşu ve diyalogların başarısızlığıyla yolda kalmaktan kurtulamıyor.