“Keşke Ehl-i Film Olsaydı…”
EN Sinema yapımcılığında Tunceli’ye bağlı Turnadere Köyü’nde çekilen Ehl-i Cin: İntikam filminin yönetmen koltuğunda No: 26 Ölüm Çığlığı (2022) ve Cin Büyüsü (2023) filmlerinin de yönetmenliğini yapmış olan Batuhan Çelik oturuyor. Senaryosunu Yunus Elçi’nin kaleme aldığı filmin görüntü yönetmenliğini de yönetmen Çelik üstlenmiş. Müzikleri Mesai Film tarafından yapılan filmin oyuncu kadrosunda ise Beyza Önispir, Kerem Can Karaoğlu, Merve Erçel, Kutay Koç, Serpil Gümüş, Gülcan Ceylan, Ozan Aksu, Ada Mural, Yıldıray Alkın, Selda Ulutaş, Cihan Ceylan gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu tatile giden gençlerin yaşadıkları doğaüstü olaylar oluşturuyor. Emre, Murat, Ceren ve Seda isimli dört genç çıktıkları tatil yolculuğunda terk edilmiş bir köye ulaşırlar. Bu köyde, köylüler tarafından yakalanıp ormanın derinliklerine gömülerek mühürlenen bir cinin olduğunu ileri süren köylü Zaği; gençleri köye girmekten vazgeçirmeye çalışsa da başarılı olamaz. Ancak onları engelleme konusundaki çabalarından vazgeçmeyecektir.
Çekim kalitesi pek çok amatör yapıma nazaran başarılı olsa da sanat yönetimi, ışık ve oyuncuların performansları konusunda aynı şeyi söyleyebilmek mümkün olmuyor. Üzerine kâğıt sarılmış boardmarker yani tahta kalemi ile yapılan büyü ritüelinden, oyuncuların repliklerini erken söylemelerine ya da replik sıralarını beklediklerini izleyiciye yansıtmalarına, bağlandığı kazığa neden ve nasıl konulduğu bilinmeyen bıçakla ipleri keserek kendini kurtaran karaktere, en az 20 yıl önce çıkmış olması gereken ancak üzerindeki bandrolünden kapağına kadar her şeyiyle yepyeni görünen büyü kitabına, gece yapılan araba yolculuğunda tepe lambası açık şekilde gitmelerinden, kendilerine verilen tek cümlelik repliklerin dahi zaman zaman tekrarlarına düşmelerine değin akmayan hatta yer yer güldüren bir yapım söz konusu. Özellikle yaşlı büyücünün uyarıları sırasında erkek karakterle aralarında geçen birbirlerini itekleme gibi vakalar korku-komedi yapılsa oldukça güldürecek sahneler olarak karşımıza çıkıyor. Oyuncular arasında Beyza Önispir’in çabaları filmi kurtarmaya yetmiyor ve özellikle anlamsız bir biçimde üstü örtülmeksizin, evin dışına taşınıp yan yana sıralanan cin çarpmış bedenlerin yakın çekimlerinde nefes alışları da dikkatli izleyicilerin gözünden kaçmıyor.
Amatör yapımların büyük çoğunluğunda karşımıza çıkan kısa metraj senaryonun uzun metraja çekiştirilmesi sorunu bu yapımda da karşımıza çıkarken, aradaki boşluklar oyuncuların oradan oraya koşuşturulmasıyla ya da kâbus sahneleriyle doldurulmaya çalışılmış. Yakın planlarda makyajların da oldukça kötü olduğu fark edilen yapımda yıllar önce dökülmüş kanın kurumadan yıllar sonra parmağa bulanabilmesi de bonus olarak izleyicilerin önüne düşüyor.
Dahası, bu hafta vizyona giren diğer yerli korku yapımı Oda (2023) ile hem çengelli iğne kullanımı hem de metaforik sıkışma unsuruna başvurulmasıyla artık yerli korku sinemamızda tehlike çanlarının daha da yüksek sesle çaldığı aşikâr.
Sonuç olarak Ehl-i Cin; iyi kamera ekipmanları kullansa da sanat yönetimi, senaryo, diyaloglar ve ışık gibi olmazsa olmazlar nedeniyle sınıfta kalmaktan kurtulamıyor.