“Odalarda Katıksızım, Viraneyim…”
Orçin Yapım yapımcılığında çekilen Oda filminin yönetmen koltuğunda bu yıl 8 Eylül’de gösterime girecek olan Vesnan ve vizyon tarihi belirsiz bir zaman ertelenen Mesaj İletildi filmlerinin de yönetmenliğini yapmış olan Bülent Orçin oturuyor. Senaryosunu da söz konusu diğer filmlerde olduğu gibi Selda Erdoğan’ın kaleme aldığı filmin görüntü yönetmenliğini Cüneyt Kadri Çakar ile Sevan Özbülbül üstlenmiş. Müzikleri Emre Biçer tarafından yapılan filmin oyuncu kadrosunda ise Mustafa Zeren, Ceren Gülşah Elmalı, Aykut Yavuz, Sevim Uyar, Nazan Beyazıt, Fatoş Bayındır, Nesrin Tunç gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu sevgilisi Deniz’in evinin bir odasında gizemli bir şeylerin olduğunu fark eden Oğuz’un bu konuyu araştırırken yaşadıkları oluşturuyor. Kıskandığı sevgilisi Deniz’in evine gizli kamera yerleştiren Oğuz, gece izlediği görüntülerden evde tuhaf bir şeyler olduğunu sezince arkadaşı Cihan ile Deniz’in evine gitmeye karar verirler. Deniz’in evinde gizemli odayı merak ederler ancak bu gizemli odada bulunan her neyse Cihan’ın ölümüne neden olur. Bundan sonra korkunç kâbuslar Oğuz’un peşini bırakmaz, çareyi medyuma gitmekte bulan Oğuz kendisine aşık şeytani bir cinin musallat olduğunu öğrenir. Yeni evine taşınır musallat, burada da peşini bırakmaz. Bu şeytani varlıktan kurtulması artık çok zordur.
Çekimleri, ışık kullanımı ve makyajları orta halli olan yapımda Mustafa Zeren ve Aykut Yavuz ellerinden geleni yapsalar da filmin büyük çoğunluğu diğer kadın karakterler üzerinden ilerlediği için filmi kurtarmayı başaramıyorlar. İlk yarısı fena gitmeyen yapımda, ikinci yarıya geçtiğimizde kadın karakterlerin beden teşhiri ve filmin henüz karar verilmemiş bir senaryo finaline doğru bodoslama ilerlemesine şahit oluyoruz. Büyü (2004) filmine benzer sahnelerden Siccîn serisinde karşımıza çıkan Merve Ateş’in canlandırdığı birçok karaktere benzer sekanslara değin bir yığın esinlenme izleyicilerin üzerine adeta püskürüyor. Bahsi geçen beden teşhiri sahneleri çıkarıldığında yapımın ilerleyişinde ya da anlatımında bir değişiklik olmayacağı görüldüğünde ise bunun sadece salondaki izleyicileri içeride tutmak adına yapılmış bir taktik olduğu kolaylıkla anlaşılabiliyor. Ne üzücü ki, bu filmin yazarı da bir kadın…
Yine kısa metrajdan uzuna çekiştirilen ancak bu çekiştirilme sırasında ise bağlamından tamamen kopan bir yapımla karşılaşıyoruz. Yapımın girişinde bizi karşılayan cin tecavüzü sahnesini asıl hikâyeye bağlayamadıkları gibi, yapıma adını veren odanın da ikinci yarıyla birlikte etkisizleştirilmesi yapımın bitmek bilmeyen dakikalara evrilmesine neden oluyor. Oysa sadece ilk elli – elli beş dakikayla sınırlı kalsa oldukça derli toplu bir hikâye sunabilirdi.
Üstelik ne tesadüf ki, aynı hafta vizyona giren diğer yerli korku yapımı Ehl-i Cin: İntikam (2023) ile hem çengelli iğne hem de metaforik sıkışma kullanımları ile pişti olmaktan kurtulamıyor. Demek ki Türk korku sineması, hikâyelerini geliştirmediği müddetçe farklı kamera açıları ve başarılı ışık kullanımı ile ileri gidemiyor.
Sonuç olarak Oda; sınıfta kalan yapımlara bir yenisi olarak ekleniyor.