“İblis’ten Sanat Çıkarmak…”
Pratik Film yapımcılığında çekilen İblis: Karanlığın Sahibi filminin yönetmen koltuğunda Sahir: Deep Web (2019) ve REM (2020) filmlerinden tanıdığımız Berk Aygül oturuyor. Senaryosunu da yönetmen Aygül’ün kaleme aldığı filmin görüntü yönetmenliğini Ecinni (2018), Ecinni: Tılsımlı Mezar (2019) ve Ecinni 3: Issız Çığlık (2020) filmlerinin yönetmenliğini yapan; Jinna: Karabasan (2019)’da ise oyuncu olarak karşımıza çıkan Mehmet Sağlam üstleniyor. Filmin oyuncu kadrosunda ise Fatih Paşalı, Sebahat Adalar, Doğancan Küçükağa, Galip Akın, Öykü Bozkurt, Naz Yenice, Mehmet Sağlam gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu büyük bir çabayla ulaştığı definenin cinler tarafından sahipli olması sonucunda çıkmaza giren Levent’in kendisini ve ailesini bu durumdan kurtarmak için verdiği mücadele oluşturuyor. Bulunan define ile birlikte iblis soyundan gelen bu cin, Levent’in oğlu Mustafa’ya musallat olur. Levent, oğlunu bu durumdan kurtarmanın yollarını arar ve bir hocanın tavsiyesi üzerine Aysel ile tanışır. Aysel, Levent’i bu işten kurtarabilecek tek kişidir. Ancak bu işi gerçekleştirebilmeleri için musallat olan cini hapsedebilecekleri bir beden gerekmektedir. Levent, oğluna bakıcılık yapan Ali’yi gözüne kestirir ve bunun üzerine planlar yapmaya başlar.
Çekimlerinden mekân kullanımına, sanat yönetiminden oyunculuğa değin; son yıllarda karşımıza çıkan amatör yapımlar arasından sıyrılan film, yine bir büyü filmi olmasına karşın denediği farklı seçimler ve izleyiciye oynadığı oyunlar ile bunu başarıyor. Öncelikle belirtilmesi gereken husus, 82 dakika süren filmde neredeyse hiçbir sahnenin gereksiz olmaması ve tekrara kaçılmaması. Bu akıcı akış, filmi türdeşlerinden ayıran en önemli etmenlerden bir başkası. Diyaloglar ve senaryo gerçek hayata uygun bir akış ve doğallık içerdiğinden, oyuncular da belli ki karakterlerine ısınmakta herhangi bir sorun yaşamamışlar. Başta Doğancan Küçükağa ve Öykü Bozkurt olmak üzere tüm oyuncuların performanslarının da gayet doğal ve inandırıcı olduğunu söylemek rahatlıkla mümkün. Filmin senaryosuyla birlikte görsel olarak sunulan metaforlar ve sinematografiye de hayranlık duymamak elde değil. İzleyiciye ipucu vermek adına kullanılan tekerlekli sandalyeden gölün yanındaki mezarlığa değin son yıllarda amatör yerli korku filmlerinde görmekten fazlaca uzaklaştığımız sanatı bu filmde hissedebilmek mümkün oluyor.
Yönetmen Aygül’ün filmografisine baktığımızda her filminde birkaç adım daha kendini ileriye götürdüğü gözlenebiliyor. Bununla beraber İblis: Karanlığın Sahibi filmindeki bazı sahnelerde Alper Mestçi etkisinin bulunduğu da gözden kaçmıyor. Bu durum da bize şunu net bir şekilde gösteriyor: İyi işler yapanları örnek olarak aldığınızda ilerleme kaçınılmazdır.
Sonuç olarak İblis: Karanlığın Sahibi; son yıllarda gözlerimizi kanatan yerli yapımlardan sonra sinemaya halen sarılabilmemizi sağlayacak özeni içeren ve bize ferah bir nefes aldıran nadir yapımlardan biri olarak sınıfı geçmeyi başarıyor.