6 Mayıs 2024

“Komediyi Şeytan Aldı Götürdü”

Poll Films yapımcılığında çekilen Kutsal Damacana 4 filmi, ilki 2007’de çekilen Kutsal Damacana ve ikincisi 2010 yılında çekilen Kutsal Damacana 2: İt Men filmlerinin devamı niteliğinde olmakla birlikte, serinin ilk filminin yönetmen koltuğunda bulunan Kamil Aydın’ın yerini devralıp aradaki iki filmin yönetmenliğini yapmış olan Korhan Bozkurt’un yerine bu kez Oğlum Bak Git (2012), Çılgın Dersane 3 (2014), Çılgın Dersane 4: Ada (2015), Ketenpere (2017), Organik Aşk (2018), Kuzenler Firarda (2022) gibi filmlerin de yönetmenliğini yapmış olan Kamil Çetin geçiyor. Senaryosunu Kamuran Süner ile Şafak Sezer’in birlikte kaleme aldıkları filmin görüntü yönetmenliğini Bülent Özer üstlenmiş. Filmin oyuncu kadrosunda ise Şafak Sezer, Ersin Korkut, Müjde Uzman, Nilgün Belgün, Erhan Yazıcıoğlu, Deniz Oral, Onur Büyüktopçu, Ruhi Sarı, Buket Dereoğlu gibi isimler bulunuyor.

Filmin konusunu Fikret’in yanlışlıkla girdiği papazlık yolunda Vatikan’a kadar yükselmesinin ardından yurda dönüş hikayesi oluşturuyor. Fikret, Türkiye’deki şeytan çıkarma işlerindeki başarısından sonra Vatikan’a davet edilmiştir. Bir süre sonra Vatikan’ı da karıştıran Fikret, Türkiye’ye mecburen dönüş yapar. Türkiye’ye geldikten sonra eski yardımcısı Asım’ı yanına alan Fikret, tekrar şeytan çıkarma ve kovma işlerine girer. Bir emlakçıyla anlaşıp evini ucuza sattırdığı mülk sahiplerinden komisyon alır. Ufak tefek kazançlar elde ederek geçimini sağlayan Fikret, zengin bir ailenin daveti üzerine büyük bir villaya şeytan kovmaya gider. Bu villada karşısında rakipler bulan Fikret hem para ödülünün hem de aşkın peşine düşecektir.

Serinin Dördüncü Filmine Gelmeden Önce…

Kutsal Damacana (2007) filminde papaz kılığına giren Fikret’in yaşadığı olaylar ele alınıyor. Eskiden gemilerde tayfalık yapmış Fikret, İstanbul’da yaşadığı semtteki kilisenin papazının Vatikan’a gitmesini fırsat bilip saf arkadaşı Asım ile kilisenin nimetlerini kendi çıkarlarına uydurup geçinmeye başlar. Bir gün karşılarına hiç beklenmedik bir iş gelir. Başlarına gelen olayın çözümü için papaz bildikleri Fikret’e gelen aileyi ve Fikret ile Asım’ı daha büyük sürprizler beklemektedir.

Kutsal Damacana 2: İt Men (2010) filminde Fikret’in yeni maceraları konu edilmiştir. Fikret ve Asım, birkaç yıl önce bir kızı içindeki cinden kurtarmak için çeşitli yollar denemişlerdir. Kızı kurtardıktan sonra ise, ikilinin yolları ayrılmıştır. Fikret, bir Budist tapınağında arkadaşı Serkan ile tanışır ve hareketleri nedeniyle tapınaktan kovulup İstanbul’a dönerler. İstanbul’da arkadaşı Müjdat ile karşılaşan Fikri, eşya almak için girdikleri ihalede lanetli bir tablo alırlar. Tablonun laneti Müjdat’a geçer ve Müjdat bir kurtadama dönüşür.

Kutsal Damacana 3: Dracoola (2011) filminde önceki iki filmde yer alan Fikret karakteri ve onu canlandıran Şafak Sezer yer almasa da serinin diğer oyuncularının bir kısmı bulunduğu filmin konusu, seriden bağımsız: Akıncı Kara Fuat bundan 600 yıl önce Transilvanya Valisi Vlad’ı yakalamış ve hapse atmıştır. Yıllarca hapiste kalan Vlad, çıktıktan sonra acımasızlığı ile ün salmış herkesi kazığa oturtmuştur. Tanrı’nın gazabına uğrayan Vlad halkının kanını içerek vampire dönüşmüş ve Kara Fuat’ın peşine düşmüştür. Yüzyıllar boyunca soyu Kara Fuat’a dayanan herkesi yok eden Vlad’ın son hedefi, Kara Fuat soyunun son temsilcisi Sebahattin’dir. Sebahattin, yetim olarak yetiştiği konakta çalışmaktadır. Bütün bu yaşananlardan haberi olmadan hayatını sürdüren Sebahattin’in karşısına bir gün gizemli bir adam çıkar… Transilvanyalı Vlad onun da izini bulmuştur.

Serinin Yeni Filmine Dönecek Olursak…

Kamera ekipmanı iyi olsa da kadrajlarının iyi olmadığını söyleyebileceğimiz ve türü normalde komedi olarak geçen filmi hemen hemen hepsi Z kuşağı mensubu seyircilerle, dörtte üçü dolu olan salonda tek bir çıt çıkmadan izlediğimi söylersem sanırım film hakkında herkesin bir fikri oluşabilecektir. Zira ilk filmde birçoğumuzu kahkahalara boğan espriler yeni bir şey eklenmeyerek kullanılıyor; Müjde Uzman ve Onur Büyüktopçu dışındaki oyuncuların kötü oyunculukları da buna ekleniyor. Böyle olunca da film adeta akmıyor. Fikret karakterinin Vatikan’da geçen zamanı kötü ve hoş olmayan parodilerden oluşurken, güldürmekten çok rahatsızlık hissi yaratıyor ve adeta “Neden Türkler oralarda bulunmuyor?” sorusunun cevabını veriyor. Filmin içerisinde sürekli gördüğümüz ancak New Line Cinema ve Atomic Monster gibi şirketlerden izin alınıp alınmadığı bilinmeden kullanılan Annabelle bebeğin hikâye sürecinde tam olarak herhangi bir katkısı bulunmamakla birlikte, yine serinin Şafak Sezer’siz olan Kutsal Damacana 3: Dracoola filminde karşımıza çıkan ve Youtube’da binlerce izleme alan “Apaçi Dansı” sahnesine benzer bir sahne olmasına karşın, o filmde olduğu gibi güldüren bir sahneyle verilmeyip saçma bir sahneye geçilerek homofobik bir anlatı yaratılıyor. Keza Kutsal Damacana 2: İt Men’de de homofobi sıklıkla başvurulan bir komedi(!) yöntemiydi.

Benzer şekilde Şafak Sezer ile özdeşleşen bir diğer yapım olan Kolpaçino serisinde de çok tutan ilk filmden sonra senaryo direksiyonu el değiştirmiş ve ilk filmin akılda kalan esprilerinden hareketle yeni sekanslar geliştirilmeye çalışılmıştı.

Filmin başarılı olan tek kısmının “Beklenen Son” ve “Beklenmeyen Son” olarak geçen finalinde yer alan ve korku filmi çekmenin zorlukları üzerine olan komedi sahnelerinin olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Ki bu sahnelerde de zombileri vampirlerle karıştırmak yoluyla kalplerine kazık saplayarak öldürme gibi bir hataya düştüklerini söylemek gerekiyor. Upppsss sanırım ilk kez spoiler verdim 😊

Sonda çıkan bu iki final sahnesi, keşke bütün film bu şekilde ilerleseymiş dedirtecek kadar yüksek bir tempoya ve altyapıya sahip. Korku filmi çekme ve film endüstrisi hakkında finaldeki iki dakikaya sığdırılan tespitlerin neredeyse onda biri, filmin ana hikâyesinde hiçbir şekilde karşımıza çıkmıyor. Filmde yer alan emlakçı sekansı, yazıda daha önce değindiğim Annabelle bebek, Fikret karakterinin bir geyşa ile yaşadığı aşkı gibi parodiye kayan sahneler filmin bütününü sekteye uğratan ara geçiş formları gibi kullanılıyor. Korku komedilerde ironi dozunun yüksek olması ve parodilere kayan sekanslara başvurulması elbette kaçınılmaz ancak genel itibarıyla bütünlük sağlayan bir hikâye sunması ve düğümlerin final sahnesinde çözüme kavuşması da sinemanın gereksinimlerinden birisi. Dünya çapındaki korku komedilere baktığımızda bile girişte kullanılan kısa sekansların ya sadece giriş unsuru olarak kullanıldığı ya da filmin finaline etki edecek bir altyapı oluşturduklarını görüyoruz. Hal böyleyken Kutsal Damacana 4, 2023 yılında hâlâ güldürme dozunu yer yer serpiştirdiği kısa küfürlere veya işeme ve kusma sahnelerine dayandırmaktan kendini kurtaramıyor.

Makyajlar kullanılan ışıkların başarısız olması nedeniyle kötü dururken, özel efektler gerçekten çağın oldukça gerisinde kalmış.

Sonuç olarak Kutsal Damacana 4; serinin diğer filmleri gibi ilkinin yanına dahi yanaşamayan ve güldürmekten uzak bir yapım.