“Kaybolan Sadece Bebek mi?”
Mil Yapım yapımcılığında Zonguldak’ın Kilimli İlçesi’nde çekilen Cin Hikayeleri Kayıp Bebek filminin yönetmen koltuğunda Ehrimen: Kanlı Yol (2021), Kara Neme: Gelin Deresi (2022), Hafir: Karanlık Mezar (2022) filmlerinin de yönetmenliğini yapmış olan Kemal Danacı oturuyor. Senaryosunu yönetmen Danacı ile Onur Özcan’ın kaleme aldıkları filmin görüntü yönetmenliğini de Onur Özcan üstlenmiş. Filmin oyuncu kadrosunda ise Erol Sertel, Zeynep Er, Efekan Güner, Seda Üzüm, Murat Yılmaz, Yaşar Kapucu, Cengiz Çağlayan, Reyhan Koç gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu telefondan aldıkları gizemli çağrıyı araştırmaya gelen Gürsel ve ekibinin eski bir doğumhanede yaşadıkları paranormal olaylar oluşturuyor. Anadolu’daki gizemli olayları araştıran TV programı ekibi, katıldıkları bir cin çıkarma ayini sonrasında aldıkları çağrıyı araştırmak üzere Zonguldak’a giderler. Yaptıkları incelemeler sonucunda Fransızlardan kalma eski bir doğumhaneye ulaşırlar. Esrarengiz olayların yaşandığı söylenen eski doğumhanede kalıp olayın sırrını açığa çıkarmaya karar verirler.
Çekimleri, kadraj seçimleri ve sanat yönetimi ile yerli türdeşlerinden başarıyla sıyrılan filmin oyuncularının performansları da orta halli. Yönetmen Danacı, daha önceki filmlerinde de çoğunlukla yönelmiş olduğu found footage yani buluntu film tekniğini tercih etmiş olmasına rağmen daha önceki filmlerine nazaran bu tekniğe dönük sorunların katlanarak arttığı maalesef göze çarpıyor. Kara Neme: Gelin Deresi filminde oyuncuların performanslarının oldukça gerçekçi olması ancak filmdeki temponun düşük olması sorunu yerine bu kez oyuncuların performanslarının da yükselen tempoya eşlik etmesine rağmen buluntu filmlerde gerçekçiliğe sekte vurulmaması adına eklenmemesi gereken fon ve gerilim müzikleri bu film boyunca karşımıza çıkıyor. Hatta Danacı’nın en fazla müzik kullandığı found footage filmi olarak da kayıtlara geçiyor. Bu bağlamda, filmin müziklerinde imzası olan Cem Altıntaş’ın buluntu film tekniğine pek de hâkim olmadığı ya da bu tekniği fazla önemsemediği düşünülebilir.
Filmin çözüm noktasını oluşturan bilgilerin verildiği sahnelerde kameranın çok hareketli olması nedeniyle bu bilgilerin takibi güçleşiyor. Kaçınılmaz olarak, filmin finaline gelindiğinde izleyicilerin parçaları birleştirememesi de oldukça olası hâle geliyor. Yine bir sorun olarak bir karakterin filmde iki kez kullanılması aslında reenkarnasyona gönderme olsa da birçok izleyicinin bunu da anlayamayacağı ve bunun sonucunda da filmi çözemeyeceği aşikâr.
Buluntu filme yönelik bu sorunun yanı sıra filmde mantık hataları da hayli yüksek. Fransızların sesiyle verilen tehdit mesajları, ayna ya da ölü bedenlerde “Ölüm” olarak Türkçe yazılarak sürdürülüyor. Bu bağlamda niye tehdit Fransızca, neden diğer yazılar Türkçe anlamak mümkün değil. Aslında inançlarından dolayı kötücül bir durumu yok etmeye çalıştığı görülen baş hekim ve hemşirelerin bebeği düz öldürmek yerine şeytana tapma ritüelini andıran bir ayin sekansıyla gösterilmesinin de mantığı bulunmuyor. Bunlara ek olarak normalde kamera kayıtlarına yansımamış ancak canlı çekim yapan görüntülerle görünen, kayıtlara bakıldığında bulunamayan görüntülerin buluntu film tekniğine aykırı şekilde; normal kayıt yapan kameralara yansıdığı hâlde kayıtlarda görünmemesi durumu da cabası.
Buluntu türünde çekilmek yerine kurmaca olarak çekilse oldukça beğenilebilecek bir filmin, okyanusta yüzerken derede boğulduğunu görmek oldukça üzücü. Zira buluntu filmin kurallarını çökerten hataları kenara koyduğunuzda orta halli bir filmden daha yüksek bir not alacağı rahatlıkla görülebiliyor. Filmin girift hikâyesi de aslında buna olanak sağlıyor ancak buluntuya girildiği anda kaybolan teknik gereksinimler nedeniyle her şey ters düz hale gelmekten kurtulamıyor.
Sonuç olarak Cin Hikayeleri Kayıp Bebek; yönetmenin ileri yerine geri gittiğini gösteren, buluntunun özelliklerini yerine getiremeyen orta halli bir yapım oluyor.