23 Nisan 2024

“Gülümseyin… Ölüyorum…”

Amerikan yapımı Smile, Türkiye’de gösterime girdiği adıyla Gülümse filminin yönetmen ve senarist koltuğunda ilk uzun metrajıyla Parker Finn oturuyor. Görüntü yönetmenliğini Charlie Sarroff’un üstlendiği filmin müzikleri Cristoval Tapia de Veer üstlenmiş. Filmin oyuncu kadrosunda ise Sosie Bacon, Kyle Gallner, Caitlin Stasey, Robin Weigert, Jessie T. Usher, Kal Penn, Judy Reyes, Kevin Keppy, Rob Morgan, Gillian Zinser, Marti Matulis, Dora Kiss gibi isimler bulunuyor.

Filmin konusunu hastası ölen bir psikyatristin kendini doğaüstü olayların içinde bulması oluşturuyor. Bir hastayı içeren tuhaf, travmatik bir olaya tanık olan Dr. Rose Cotter, açıklayamadığı korkutucu olaylar yaşamaya başlar. Bu karşı konulmaz derecede bunaltıcı olan dehşet hayatını ele geçirmeye başlarken, Rose hayatta kalmak ve korkunç yeni gerçekliğinden kaçmak için sıkıntılı geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalacaktır.

Never Talk to Strangers (1995), It Follows (2014), The Conjuring 2 (2016), Truth or Dare (2018) gibi filmlerden hatırlayacağımız kült sahnelere göndermeler olan, korku sinemasının yeni kült yönetmeni ünvanını elinde tutan James Wan’ın geçen yıl gösterime giren Malignant (2021) filmine benzer şekilde dinamik kamera hareketlerinin kullanılması, müziklerin atmosfere uygun olarak eklendiği bazense sadece ortam sesindeki sessizlikle gerilimin yüksek tutulduğu filmde, oyuncuların performansları da oldukça göz doldurucu.

İzleyicileri oldukça etkileyen ve filmin bel kemiğini oluşturan ürkütücü gülümseme birçok korku filminde karşımıza çıksa da bu filmde Truth or Dare (2018)’e benzer şekilde musallatın varlığının kanıtı olarak izleyicilerin gördükleri anda koltukları tırmalamaya başlamalarını sağlamaya yetiyor.

Film tam olarak Hollywood sinemasının kodlarıyla oluşturulmuş ve filmde geçen bir söz ya da bir nesne mutlaka bir anlam ifade ediyor ya da onu başka olayların akışında unuttuğumuz anda karşımıza aniden çıkıyor. Karşımıza çıktığı anda hatırlayıp ne olduğunu hemen anlayacak olsak dahi, o sahneye değin bizi oyalamayı başardığından gerilim temposu bu bağlamda son dönemece değin düşmüyor.

Yönetmen Finn’in, kült yönetmen James Wan’dan çok etkilendiğini filmin içerisinde karşımıza çıkan dinamik kamera hareketlerinin kullanımından ve yaratığın tasarımının Crooked Man’e olan benzerliğinden anlamak mümkün; adeta Crooked Man’in dişi versiyonunun karşımıza çıktığı filmde gözden kaçan bazı senaryo aksaklıkları ve son dönemeçte yaşanan hafif düşmeye rağmen, özellikle ilk uzun metraj için oldukça başarılı ve özgün bir yapım olduğunu rahatlıkla söylemek mümkün.

Filmde gerilim atmosferi kamera hareketlerinin yanı sıra sesle de iyi bir biçimde sağlanırken, jumpscareleri de aralara sıkıştırmayı ihmal etmeyen yönetmen, tam olarak olayların nedenlerini açıklamayı (muhtemelen) bir sonraki filme bırakmayı tercih ediyor. Bir yerine dek takip edebildiğimiz olaylar zincirinin ucunu, özdeşleştiğimiz Rose karakteri elinden bıraktığında bırakıyoruz; bu da bizi devam filmini izlemeye götüren yolun patikalarına sürüklüyor.

Sonuç olarak Smile; ilk uzun metrajında kendine kült bir yönetmeni örnek olarak alan çiçeği burnunda bir yönetmen olan Finn’in korkuseverleri tatmin edecek bir film ortaya koymasını sağlayan bir yapım. Gösterimdeyken izlemeniz şiddetle tavsiye edilir!