“Burası Adıyaman, Bu Nasıl Adıyaman?”
Eslem Yapım yapımcılığında Adıyaman’da çekilen Zehirli Tohumlar: Ölüm Yolu filminin yönetmen koltuğunda Burhan Keskin oturuyor. Senaryosunu da yönetmen Keskin’in kaleme aldığı filmin görüntü yönetmenliğini Musabbar (2019) filminin de görüntü yönetmenliğini; geçtiğimiz haftalarda gösterime giren Lanetli Tapınak (2022) ile 3 Haziran 2022 tarihinde gösterime girecek olan Arınma Seansı – Tarot ve 17 Haziran 2022 tarihinde gösterime girecek olan Mühr-ü Musallat – Perihan filmlerinin de yönetmenliğini yapmış olan Metin Kuru üstlenmiş. Filmin oyuncu kadrosunda ise Selahattin Taşdöğen, Erhan Ufak, Esra İşgüzar, Naz Milla, Aydan Çakır gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu bir grup insandan intikam almaya çalışan bir cinin hikâyesi oluşturuyor. Her şey bir kaza ile başlamıştır. Volkan sarhoş iken bir kadına sarkıntılık eder ve kadın Volkan’dan kaçarken Erdal ve Aleyna’nın kullandığı araç kadına çarpar. Tüm hikâye aslında burada başlamıştır. Çarptıkları bu kadın ve gelişen olaylar zehirli tohumların ilk ekimi olacaktır.
Türk korku sinemasının bu dronelardan çektiğini kimse çekmemiştir herhalde. Filmi uzatmak için kullanılan yöntemlerin başında gelen güneşin batışı, ayın yükselişi ya da güneşin doğuşunun yanı sıra yeni yöntem arabayla köy ya da ıssız yere giderken arabanın dronedan çekilen görüntüleri. Ancak sorun şu ki iyi kamerası olan bir drone kullanmadığınız takdirde maalesef izleyicilere pikseller izletmekten öteye geçemiyorsunuz. Bu filmde de karşımıza çıkan drone görüntüleri piksellerine ayrılarak izleyiciyle buluşuyor.
Farklı bir hikâyeden yola çıkılmış olsa da kötü diyaloglar, titreyen kamera ve başarısız oyunculuklar nedeniyle sınıfta kalmaktan kurtulamayan filmin 2020 yılında yapılan basın lansmanında iddia edildiği üzere Adıyaman’ı tanıtmak açısından hiçbir yararı bulunmuyor. Filmin içerisinde Naz Milla’nın “Nemrut’a gidiyordum arabam bozuldu” şeklindeki Nemrut’un Adıyaman ili içerisinde bulunmasının yanı sıra filmdeki mekânların Adıyaman’da olduğunu gösterecek, bunun altını çizecek herhangi bir sahne ile karşılaşmak yerine yine metruk bir ev ve orman izlemek zorunda kalıyorsunuz. Kaldı ki, gene aynı lansmanda bu filmin bir gerilim filmi olduğu da iddia edilmişti…
Kısa film olarak vurucu olabilecek bir hikâyeyi çekiştirip uzatmaya çalıştıklarında ise işler iyice sarpa sarıyor ve “tecavüz” gibi mevzulardan bahsedilmesine, kaza sırasında aslında hepsinin değil sadece ikisinin bulunması, üçüncü arkadaşlarının kıza tecavüzden ziyade sırnaşmaya yeltenmesi, dördüncü arkadaşın ise bunları hiç bilmemesi ancak sorgulamayarak suça iştirak etmesi nedeniyle ortaya çıkan musallat durumu gerçekten zorlama bir hikâye olarak izleyiciyi de hayli yoruyor ve hikâyeyi sorgulatıyor.
Sonuç olarak Zehirli Tohumlar: Ölüm Yolu; iyi bir hikâye ile yola çıksa da oyuncuların kötü performansları ve hikâyenin aksaklıklarının giderilememesi nedeniyle sınıfta kalmaktan kurtulamıyor.