Okyanusta Yüzüp Derede Boğulmanın Dayanılmaz Hafifliği…
SOS Medya yapımcılığında çekilen Orman filminin yönetmen koltuğunda Kin (2019) filminin yönetmenliğini yapmış olan Mohsen Rabiei oturuyor. Senaryosunu da Rabiei’nin kaleme aldığı filmin görüntü yönetmenliğini Esat İnci üstlenmiş. Filmin oyuncu kadrosunda ise Beyza Nur Önispir, Sevda Yeliz Nar, Gizem Çelebi, Mert Gül, Farid Eshagi gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu bir yaylada hazine aramaya giden Dilara ve Yusuf’un başından geçenler oluşturuyor. Dilara ve Yusuf yaylada olduğunu düşündükleri bir hazineyi bulmayı planlıyordur. Dilara kaybolur arkadaşları onu bulur ancak cinler Dilara’nın bedenini ele geçirmişlerdir. Dilara’yı bir hocaya götürürler ve hoca iletişimde olduğu diğer cinlerin sayesinde Dilara’yı kurtarır ama cin gençlerden başka birinin bedenini ele geçirir ve kaçar. Arkadaşları onu bulmak için ormana gider ve her birinin başına kötü olaylar gelmeye başlar.
Bu yıl gösterime giren 62. Türk korku filmi olan Orman, çekim ekipmanlarının kalitesi ve göz yormayan çekimleri ile çoğunluğu amatör olan türdeşlerinden ayrılmanın ilk adımını atıyor. Benzerlerinde gördüğümüz şehirli gençlerin herhangi bir bahaneyle köye gelmelerinin tersine köyde yaşamakta olan üç kız arkadaş üzerinden sadece köyde geçen bir hikâye kurmaya çalışmasıyla ise ikinci adımı da attığını bize gösteriyor. Köyün ve ormanın drone çekimleriyle başlayan giriş sahnesinde karşımıza çıkan kızların görünüş ve giyim tarzlarındaki modernizme inat, fazlasıyla yapay gelen şiveleri ile attığı iki adımı adeta tersine çeviriyor. Oyuncuların performanslarının iyi olmasına ve diyalogların gerçekçi ve akılcı yazılmasına rağmen, kadın oyuncuların görüntü ile şive senkronizasyonun izleyiciye verdiği rahatsızlık filmle özdeşlemenin önüne geçiyor. Filmin ilerleyen sahnelerinde kadın oyuncuların şiveyi es geçmeleri ise filme bağlanabilmeye geç de olsa izin veriyor. Neredeyse tüm amatör yapımlarda karşımıza çıkan filmi uzatmak için kullanılan drone çekimleri, bu filmde akılcı bir ustalıkla kullanılmış olsa da benzer yapımlarda karşımıza defalarca çıkan kısa film senaryosunun çekiştirilerek uzatılması hatası bu filmde de yakamızı bırakmıyor. Filmi uzatmak için çekildiği aşikâr olan gereksiz sahnelerin filme katkısı olmadığı gibi asıl vurucu olması gereken orman içindeki sahnelere kadar dikkat dağıtmaktan ve hikâyeden koparmaktan başka bir işlevleri de olmuyor.
Filmi değerli kılan unsurlardan biri hayvanlara olan yaklaşım. Neredeyse korku türündeki tüm yapımlarda karşımıza tekinsizliği çağrıştıran bir unsur olarak çıkan kedi, köpek gibi hayvanlar bu filmde çıkış yolunu gösteren bir kurtarıcı olarak konumlandırılıyor. Barınaklarda yaşanan şiddet olayları ve katliamlar bu denli gündemdeyken hayvanların bu şekilde kalp ısıtıcı konumlandırılmış olması hayvansever izleyicilerin filme artı puan vermelerine neden olurken, köpeği karaktere veren “iyi cin”in Coca-Cola yazılı yelekle karşımıza çıkması gibi detaylar ise filmin okyanusta yüzerken derede boğulmasına sebep oluyor. Afişin ve fragmanın kalitelerinin filmin genel düzeyinin çok altında olması da bu başarısızlık halkasının diğer unsurlarını oluşturuyor. Filmin finalinde ise vurucu bir bitiş yapmak yerine yine buna benzer hatalarla dolu bir mizansenin kullanılmış olması izleyicinin salondan tüm artıları unutarak çıkmasına neden oluyor. Dahası muhtemelen birden fazla kamera kullanımı sırasında fark edilmeyen veya hesaba katılmayan teknik bir detay nedeniyle bir kameradaki görüntülerde hareket halindeki cisim ve oyuncularda titreşeme görünmesi de filmin seyir zevkine balta vuran bir diğer unsur olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç olarak Orman; çekimleriyle göz yormayan, iyi niyetlerle yola çıkılmış bir film olmakla birlikte orta halli bir film olmaktan kurtulamıyor ancak bu seneki benzer yapımların çoğunu ise geçmeyi başarıyor. Tabii buna ne kadar başarı derseniz…