“Lübbey’den Kahran’a Piştiler Silsilesi…”
Queen Medya yapımcılığında çekilen Maric filminin yönetmen koltuğunda Jinna: Karabasan (2019) filminin de yönetmenliğini yapmış olan Ebru Delibaş oturuyor. Görüntü yönetmenliğini Ecinni (2018), Jinna: Karabasan (2019), Semur 2: Cinlerin Büyüsü (2020), Enna: Kara Büyü (2021), Alem-i Cin 3: Salgın (2022) filmlerinin görüntü yönetmenliğini; Mîrcîn (2019), Kahran (2022) ve Babil-i Cin (2022) filmlerinin ise yönetmenliğini yapmış olan Ahmet Yaşar Gümüş’ün üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda ise Bülent Çelik, Duygu Yıldırım, Erdem Delibaş, Miraç Kaya, Aziz Demir gibi isimler bulunuyor olsa da, sadece bitiş jeneriğinde en son sırada adı geçen, aslında filmin başrolünde bulunan tiyatro kökenli Balca Aydoğdu filmin performansını kurtaran ama pek anılmayan isim oluyor.
Filmin konusunu kötüye giden evliliklerini düzeltmeye çalışan Gizem ile Serdar’ın çıktıkları tatilde başlarına gelen doğaüstü olaylar oluşturuyor. Gizem aranjör genç bir kadındır. Serdar ise oyunculuk yapmaktadır. Evliliklerinin 5.yılına yaklaşan çiftin çocukları olmamaktadır. Son zamanlarda Serdar’ın tuhaf davranışlar sergilediğini fark eden Gizem, kendilerine iyi gelebilecek ufak bir tatil ayarlar. Ancak gittikleri yerde tuhaf davranışlar daha ciddi boyutlara varır. Korku artık onlara nefesleri kadar yakındır. Kendilerince bu musallata çare arayan çift kendilerini Lübbey Köyü’nde bulur. Ancak kimsenin yaşamadığı köy onlara çare değil, tam bir cehennem olacaktır.
Çekim kalitesi benzerlerine nazaran başarılı olan filmin hikâyesi iyi bir başlangıçla yola çıkıyor olsa da Balca Aydoğdu dışındaki oyuncuların vasatın altında ilerleyen, bu sebeple de inandırıcılıktan uzak kalan performansları; diyalogların birbiriyle çelişmesi ya da sorunun cevabı yerine bambaşka cevapların gelmesi gibi aksaklıkların da eklenmesiyle seyir süreci izleyiciyi zorlayan bir hal alıyor. Şarkı söyleyen bir kız çocuğunun sesi gelirken “Neden ağlıyorsun?” diye sorulması, gördüğümüz cinin gözü kırmızı olduğu halde oyuncuların sarı gözlü olduğunu söylemesi gibi efektleri nasıl yapacaklarına karar verememelerinin emarelerinden, Lübbey Köyü’nde elektrik direklerinin dahi bulunmadığının söylenmesinin akabinde direklerin görüneceği açıyla uzun uzun elektrik direklerinin izleyicinin karşısına dikilmesi gibi çekim açısı hatalarına, üzerine kıyafet dahi alacak zamanı olmadığını söyleyerek arkadaşından ödünç kıyafet alan karakterin “Burada cep telefonlarının çekmeyeceğini tahmin ediyordum o nedenle bunları getirdim” diyerek çantasından iki adet telsiz çıkarmasına varana değin o kadar çok devamlılık ve mantık hatası bulunuyor ki daha fazlasını meraklı izleyicilerin seyir keyfine bırakmak en doğrusu…
Filmin düğüm kısmında Siccîn 3: Cürm-ü Aşk (2016) filminin müziğine çok benzer bir müziğin kulağa çalınması ve Kahran (2022) filminde karşımıza çıkan cin karakterinin araya bir sahne olarak sıkıştırılmış olması da cabası. Ancak bu pişti şaşırtıcı değil zira Kahran (2022) filminde de hem Maric filminin afiş ve fragmanında görünen deforme surat bir sahnede kullanılmış hem de aynı filme, aynı yapım şirketine ait Babil-i Cin (2022) ile Enna: Kara Büyü (2021) filmlerinde kullanılan büyü sahnesi birebir yerleştirilmişti.
Piştilerin bahsi açılmışken; Lübbey Köyü’ne de bir paragraf ayırmak gerekiyor. Daha önce Lanet: Ervah Cinleri (2017) ve Büyü 2 (2017) filmlerinin mekân olarak kullandıkları Lübbey Köyü’nün bu sene gösterime giren Yasaklı Köy (2021) ve Lübbey’in Laneti (2021) filmlerinde de kullanılmış olması artık yeni yerler keşfetmenin zamanının geldiğinin de sinyallerini veriyor.
Sonuç olarak Maric; çekim kalitesiyle diğer amatör yapımlara nazaran daha az göz yoruyor olsa da mantık ve devamlılık hatalarıyla izleyicilerin beynini yakan, yeterince çalışılmamış yapımlardan biri olarak adını bu yılın 61. filmi olarak Türk korku sineması kronolojisine yazdırıyor.