27 Nisan 2024

“Karanlığı Aydınlatan Korku Dolu Halüsinasyonlar”

BKM ve CJ Entertainment Turkey yapımcılığında çekilen Güzelliğin Portresi filminin yönetmen koltuğunda Karışık Pizza (1998) ve İkimizin Yerine (2016) filmlerinin yönetmenliğini yapmış olan Umur Turagay oturuyor. Senaryosunu Pınar Bulut ve Onur Konuralp’in kaleme aldığı filmin aynı zamanda Güney Kore ve Tayland sinemaları tarafından da uyarlanacağı, ilk uyarlayan ülkenin de Türkiye olacağı Hürriyet Kelebek’te yer alan bir haber üzerinden duyurulmuştu. Görüntü yönetmenliğini Yon Thomas’ın yaptığı filmin oyuncu kadrosunda ise Burçin Terzioğlu, Birkan Sokullu, Serkan Keskin, Melisa Şenolsun, Feridun Düzağaç, Lara Tonka gibi isimler bulunuyor.

Filmin konusunu aldığı bir haber sonucu zamanında kaçarak uzaklaştığı babasının köşküne eşi ve kızıyla birlikte geri dönen Nisan’ın, hem geçmişi hem de babasıyla ilgili sır perdesini aralamaya çalışması oluşturuyor. Senelerdir görüşmediği babasının intihar ettiğini haber alan Nisan, kızı Alin ve eşi Özgür ile birlikte yıllar önce terk ettiği babasının evine döner. Yıllar önce kaçarak uzaklaştığı bu köşkte tuhaf şeyler olmaktadır. Bir yandan kaçtığı geçmişi ile yüzleşme, bir yandan babasıyla ilgili sır perdesini kaldırmaya çalışan polis memurunun sorgulamaları Nisan’ı köşeye sıkıştırır. Geçmiş kabuslarıyla yeniden karşılaşan Nisan, kendisini ve ailesini koruyabilmek için bu gizemi bir an önce aydınlatmak zorundadır.

Bu yıl gösterime giren New York in New York, Altın Eldiven (Der Goldene Handschuh), Kalpten Gerdanlık, Şahıs 46, Kin sonrasında yılın altıncı gerilim filmi olan Güzelliğin Portresi, yüksek lokasyon dağılımıyla türdeşlerine hayli fark atarak salonlara dağıldı.  Filmin lokomotifini gerilim türü yüklenirken, Nisan’ın geçmişine dair kâbus ve halüsinasyonları korkuyu ve Nisan’ın babasının intiharı ise polisiye dokuyu filme ekliyor.

Türk Sineması’nda üretimi az tercih edilen bir tür olan gerilim, Güzelliğin Portresi’nin omurgasını oluştururken; filmin içerisine yoğun olarak yerleştirilen yaratıcı korku sahnelerinin, Türk korku projelerinde karşımıza çıkan birçok örnekten hayli başarılı şekilde sıyrıldığı söylenebilir. Mekânın atmosferi yer yer The Shining (1980)’i anımsatırken; havalandırmadan gelen sesler People Under The Stairs (1991)’i hafızalardan çıkarıyor. Birçok korku nesnesinin sahnelere yerleştirilmiş olması da gerilimin tırmanmasına katkıda bulunuyor. Polisiye ise filmin içerisine intihara inanmayan komiserin araştırmaya devam etmesi sayesinde homojen olarak dağıtılarak eklemleniyor.

Oyuncuların performansları arasında Feridun Düzağaç açılış sahnesiyle, Burçin Terzioğlu ise filmi sırtlamasıyla övgüyü hak etse de; Melisa Şenolsun ve Birkan Sokullu’nun performanslarının spoiler içerecek şekilde vasat olduğunu söylemek mümkün. Serkan Keskin ise Şenolsun ve Sokullu’nun bir tık ötesinde olmakla birlikte alıştığımız performansının üzerine çıkmıyor ancak diğerleri gibi spoiler veren vasat bir performans da sergilemiyor.

Çekimleri, sanat yönetimi, mekân kullanımı sınıfı başarıyla geçen filmin oyuncularının spoiler içeren performansları dışındaki handikabı ise atmosfer ve suç işleme motivasyonu açısından bizim toprakların hikâyelerinden uzak kaçıyor olması. Ülkemizde işlenen, gazetelerde her gün karşımıza çıkan cinayetlerin anlık, tasarlanmadan işlenen namus, töre ya da tahrik gibi ana başlıklara indirgenebilecek sebepler içermesi, Güzelliğin Portresi’ndeki hikâyenin düğüm kısmında izleyiciyi kendisinden uzaklaştırıyor. Bunun sebebi ise muhtemelen hikâyenin orijinalinin Güney Kore’ye ait olması.

Sonuç olarak Güzelliğin Portresi; türün meraklılarını ters köşeye yatırmayı başaramasa da başarılı çekim açıları, kaliteli sanat yönetimi ve doğru müzik tercihleri ile sinemada izlenmeyi hak ediyor.

Not : 7 / 10