V. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu
GİRİŞ
İnsanoğlu var olduğundan bu yana iletişim süreci vardır. İletişim süreçlerini gerçekleştirmek adına farklı insan toplulukları farklı kodlar yani dilleri oluşturmuşlardır. Bu kodlar kültürden kültüre, toplumdan topluma farklılıklar göstermektedir. Bu kodlar ve simgeler iletişim yoluyla öğrenilmektedir. Kültür dediğimiz bu toplumsal kodlar, bireylere birbirlerinin davranışlarını önceden tahmin edebilme yetisi vermektedir. Topluma ait bireyler, zaman geçtikçe yeni kodlar oluşturmakta ve bu toplumsal değişimler sürekli yaşanmaktadır. Bu bağlamda yaklaşıldığında ilkçağ medeniyetleri, Musevi, Hıristiyan ve İslam medeniyetleri arasında görülen farklar, kültür farklarıyla açıklanabilmektedir. Barthes’a göre dil, hem toplumsal bir kurum hem de bir değerler dizgesidir. Toplumsal kurum olarak, hiçbir biçimde bir edim değildir, her türlü önceden tasarlamanın dışında kalır; dil yetisinin toplumsal bölümüdür. Birey onu tek başına ne yaratabilir, ne de değiştirebilir.
Kültürlerin ve dillerin oluşumu özellikle toplumun bulunduğu coğrafi konumdan etkilenerek şekillenmektedir. Çünkü bir toplumun bulunduğu coğrafi konum; arazi koşulları (hayvancılık ya da tarımla uğraşmak), yetiştirilebilen ekinler (iklim özelliklerine göre) gibi koşullara bağlı olarak birçok değişkene bağlı olarak farklılık göstermektedir. Yaşam koşullarına göre de kültür, gelenek ve görenek gibi toplumu oluşturan birçok değişken özellik de farklılaşmaktadır. Yaşam koşulları toplumun önceliklerini belirlemekte, dolayısıyla kültürel kodlar bu düzlemde oluşmaktadır.