19 Nisan 2024

“Bilin, Anlatın, Tedbir Alın ve Asla Unutmayın…”

İlki 2007 yılında Alper Mestçi tarafından çekilen Musallat serisinin ikinci filmi olan Musallat 2, 2011 yılında yine Alper Mestçi yönetmenliğinde gösterime girmişti. Serinin üçüncü halkası olan Musallat 3 filminin yönetmen koltuğunda bu kez Ammar: Cin Tarikatı (2014), Azazil: Düğüm (2014), Helak: Kayıp Köy (2015), Deccal (2015), Ammar 2: Cin İstilası (2016), Korku Komedi: Bana Normal Aktiviteler (2016), Deccal 2 (2017), Alem-i Cin (2018), Canavar Gibi: Türk İşi Frankenstein (2018), Alem-i Cin 2 (2019) filmlerinin yönetmenliğini yapmış olan Özgür Bakar oturuyor. Senaryosunu Güray Ölgü ile Alper Kıvılcım’ın kaleme aldıkları filmin görüntü yönetmenliğini Uğur Kaplan üstlenmiş. Müzikleri Fırat Deniz Haznedaroğlu ile Çağlar Haznedaroğlu imzası taşıyan filmin oyuncu kadrosunda ise Kurtuluş Şakirağaoğlu, Pelinsu Çileli, İbrahim Aslan, Elçin Atamgüç, Zeynep Tülay Sağyaşar, Ayşe Keseroğlu, Esengül Yılmaz gibi isimler bulunuyor.

Filmin konusunu Burhan Hoca’nın ilk film sonrasında yaşadığı olaylar oluşturuyor. Burhan, on beş yıl önce yaşanan korkunç olayların ardından, cinlerin saldırısıyla oğlunu ve gelinini kaybetmiştir. Kendisini oğlu ve gelininin ölümünün sorumlusu olarak gören Burhan, bu nedenle akıl hastanesine gönderilir. Ancak onun peşinde olan ateşten yaratılanlar, Burhan’ı akıl hastanesinde de rahat bırakmayacaktır.

15 Yıl Önce…

Musallat (2007) filminde; Suat ve Nurcan aynı köyde büyümüş ve birbirlerini çok sevmiş iki gençtir. Bulundukları köyde büyük bir mutluluk ve huzur içinde yaşayan Suat ve Nurcan evlilik kararı aldığında ise bu aşka başka bir alemden bir varlık musallat olur. Kendilerini ve çevrelerini etkileyen olaylar hiçbir açıklaması olmayacak şekilde gelişecek ve bu durum havas alimi Burhan Hoca’yı da etkileyecektir.

Musallat 2 (2011) filminde ise, ilk filmden bağımsız bir konu ile devam edilmiştir. Elif, genç ve güzel olmasının yanında aynı zamanda varlıklı bir ailenin kızıdır. Elif, yaşadığı bu korkunç olayların gizemini araştırmak ve karanlık geçmişiyle yüzleşmek için bir yolculuğa çıkacak ve bu yolculukta hiç beklemediği kötü sürprizler ona eşlik edecektir. Bu sürprizler ise gizemli olduğu kadar aynı zamanda korkutucu olacak ve Elif’i geriye dönüşü olmayan bir yola sürükleyecektir.

Ve 15 Yıl Sonra…

Son zamanlarda gösterime girmemesi gereken onlarca videodan sonra yerli sinemaya korku türünde ilaç gibi gelen filmin çekimleri, mekân kullanımı, müzikleri ve oyuncuların performansları oldukça başarılı. Yönetmen koltuğunu devralan Özgür Bakar’ın daha önceki filmlerinde karşımıza çıkan zikir ayinleri ya da senaryosunu yazdığı Efsunlu serisi filmindeki yurt konseptinin benzerinin kullanılması yönetmen koltuğunun değiştiğini net bir biçimde vurguluyor. 2007’de çekilen filmin kaldığı yerden yani Burhan Hoca’nın ailesinin çarpılma görüntüleri ile başlayan film, ilki filmi izlememiş olanlara da fazlasıyla geri dönüşlerle açıklamalar içeriyor. Bu bağlamda ilk filmi izleyenler için bu geri dönüşler biraz sıkıcı bir hal alabiliyor, bunun yanı sıra bu dönüşler bir yerden sonra filmin temposunun düşmesine neden oluyor. Filmin içerisine yerleştirilen gölgelerin duvarda ilerlemesi ya da kefenlenmiş ölülerin olduğu oda gibi korku sekanslarının ise oldukça yaratıcı ve ürkütücü olduğunu söylemek mümkün.

Filmin handikabı senaryoda yer alan boşluklar ve filmin finalinin bağlanamamış olması. Finalde izleyicileri şaşırtmak için yapılmaya çalışılan twist bir yerden sonra seyirciler tarafından anlaşılabilir bir hal alıyor, buna senaryoda yer alan boşluklar da eklenince filmin finali izleyicilerde vurucu etki yapamıyor. Görsel efektlerde ve kurguda da ufak sorunların olması, filmin aceleye getirilmiş olduğu hissini uyandırıyor. Filmin Kültür Bakanlığı’na ait sitede yer alan konusuna baktığınızda aslında bambaşka bir film olduğu görülüyor. Büşra’nın kaldığı yurt gibi gösterilen yer aslında sokakta kalmış kadınların kaldığı ve kaçak çalıştırıldığı bir sığınma evi; Burhan Hoca’nın sığındığı dergahın başındaki Gulbani Sıddık ise Büşra ve Burhan Hoca için bir koruma kalkanı yapmış ve bu nedenle ölene dek 15 yıl boyunca korunuyorlar. Ama bu bahsi geçen detayların yansıtılamaması ve filmin beyazperdeye yansıyan senaryosu birleştiğinde çok daha fazla mantık hatası ortaya çıkıyor. Filmin aceleye getirilmiş olduğunun başka bir örneği ise restorandaki self servis yazısının tam önündeki masada oturan karakterlerin yanına garsonun gelip sipariş alması. Temposu yer yer yükselen filmin bu gibi detaylarda yer alan dikkatsizlikler sonucu yolda kalması izleyicilerde hayal kırıklığı yaratabiliyor.

Fakat bu handikaplara rağmen son dönemde çok sık rastladığımız daha önce tutan bir filmin isim haklarının satın alınması veya yapım şirketi aynı kalsa da yönetmeninin değişmesi gibi durumlarda karşımıza çıkan özensizlik derecesindeki yapımlar ve daha önceki film ya da filmlerle alakasız hikâyeler bu filmde söz konusu olmuyor. Bunu filmin afişindeki renk tonlarından, filmdeki karakterlerin alt metinlerine dek her aşamada rastlamak mümkün. Bu da şaşırtıcı değil zira yönetmen Bakar’ın filmografisinde yer alan Ammar: Cin Tarikatı (2014), Ammar 2: Cin İstilası (2016), Deccal (2015), Deccal 2 (2017), Alem-i Cin (2018), Alem-i Cin 2 (2019) filmlerinde isabetli bir seri yaklaşımını görmek mümkün.

Sonuç olarak Musallat 3; her ne kadar senaryosunda boşluklar bulunsa da son dönemde gösterime girmemesi gereken onlarca video sonrasında sinemada izlenmeyi hak eden, ortalamanın üzerinde bir korku filmi.