“Öteki Dünyadan Gelen Arama…”
İlki 1984 yılında çekilen ve zaman içerisinde hem şarkısı hem de karakterleriyle bir kült haline gelen Ghostbusters, Türkiye’de bilinen adıyla Hayalet Avcıları filminin yönetmeni Ivan Reitman idi. Ardından 1989 yılında ikincisi çekilen filmin yönetmenliğini yine Reitman üstlenmişti. 1997 yılında televizyonda yayınlanan bir animasyon dizisi olarak da 1 sezon boyunca 40 bölüm olarak da izleyicilerle buluşan Hayalet Avcıları’nın ayrıca Gerçek Hayalet Avcıları (Real Ghostbusters) adıyla 1986’dan 1991 yılına dek süren 140 bölümden oluşan başka bir animasyon dizisi daha yayınlanmıştır. 2016 yılında ise yönetmen Paul Feig tarafından, bir Ghostbusters (2016) filmi daha gösterime girdi. Bu hafta gösterime giren Ghostbusters: After Life, Türkiye’de vizyona girdiği adıyla Hayalet Avcıları: Öteki Dünya fiminin yönetmen koltuğunda Jason Reitman oturuyor. Senaryosunu yönetmen Reitman ile Dan Aykroyd ve Gil Kenan kaleme almışlar. Görüntü yönetmenliğini Eric Steelberg’in üstlendiği filmin müzikleri ise Rob Simonsen’e ait. Filmin oyuncu kadrosunda ise Finn Wolfhard, Mckenna Grace, Carrie Coon, Logan Kim, Celeste O’Connor, Bokeem Woodbine gibi isimlere filmi kültleştiren Dan Aykroyd, Bill Murray, Sigourney Weaver, Ernie Hudson eşlik ediyorlar.
Filmin konusunu kasabayı büyük bir tehlikeden kurtarmaya çalışan bir grup gencin hikayesi oluşturuyor. Bekar bir anne olan Callie, mali zorluklarla mücadele etmektedir. Geçimlerini sağlamakta zorlanan Callie, çocukları 15 yaşındaki Trevor ve 12 yaşlarındaki Phoebe ile birlikte yakın zamanda ölen babasından kalan eski eve taşınmak zorunda kalır. Ancak babasının ilgisizliği nedeniyle ona halen öfke duymakta olan Callie’nin fikirleri eve taşınmaları ile değişmeye başlayacak, bilime aşık 11 yaşındaki Phoebe ise dedesinin Egon Spangler olduğunu keşfedecektir.
Aramadan Önce…
1984 yılına dönecek olursak; paranormal konulara düşkün Peter Venkman, Raymond Stantz ve Egon Spengler Colombia Üniversitesi’nde gizli birtakım araştırmalar yapmak suçundan dolayı yakalanırlar. Olayın açıklanması veya araştırılması söz konusu olmadan işlerinden olurlar. Kendilerine yeniden iş bulmak ve çalışmak zorunda kaldıklarında ise kendi işlerini kurmaya karar verirler ve hayalet avcılığı şirketi Ghostbusters doğar. Televizyon reklamları sayesinde isimlerini duyurup, New Yorkluları şehrin orasına burasına musallat olmuş hayaletlerden kurtarmaya başlarlar. Bir gün güzel viyolonselist Dana Barrett tarafından kiralandıklarında genç kadına ait evin, New York’u istila etmeye başlayan kötü ruhlar tarafından dünyaya giriş kapısı olarak kullanıldığını anlarlar. İşler kontrolden çıkar.
1989 yılında gösterime giren Ghostbusters II filminde ise Ghostbusters ekibinin New York şehrini kötü ruhların istilasından kurtarmasının üzerinden beş yıl geçmiştir. Ancak kafadarların hayalet avcılığı yapması yasaklanmış, her biri kendisine başka bir iş bulmak zorunda kalmıştır. Ray ve Winston, çocuklar için hokkabazlık yaparken, Egon insan duygularının çevre üzerindeki etkilerini araştırmaktadır. Venkman ise yerel bir televizyonda uyduruk bir parapsikoloji programı yapmaktadır. Dana’ya gelince, Venkman’la birlikte olup bir çocuk yapmış, sonrasında ise ondan ayrılmıştır. Dana, müzede bir restorasyon işinde çalışırken Karpatyalı Vigo’nun resmine denk gelir. Tablo büyülüdür ve Vigo hayata geri dönmek istemektedir. Hayalet Avcıları tekrar faaliyete geçmek için şehri ikna edebilecekler midir? Şehirdekilerin hayatı buna bağlıdır!
2016 yılında ise Ghostbusters adıyla gösterime giren filmde, hayaletlerin gerçekten varolduğunu anlatan bir kitap yazan Erin Gilbert ve Abby Yates eserleriyle ses getirememişlerdir. Kitabın üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra Gilbert Columbia Üniversitesi’nde hocalık yapmak için kabul aldığında yazdığı bu kitap ortaya çıkar ve akademik camiada alay konusu olur. Ancak hayaletler Manhattan’a musallat olduğunda dünyayı kurtarmak için Gilbert, Yates, mühendis Jillian Holtzmann ve metroda çalışan Patty Tolan güç birliği yapacaktır. Orijinal filmin 32 yıl sonrasında gösterime giren bu yapım, kadınlardan oluşan bir ekibin etrafında geçiyor.
2021 yapımı Ghostbusters: Afterlife’a dönecek olursak; öncelikle 80’ler atmosferini kasabanın dokusundan, büyükbabalarının evine değin her bir karede fazlasıyla hissetmek fazlasıyla mümkün. Adeta 1989 yılından devam edercesine bir akışa sahip olan filmin ana temasında, son dönemde özellikle korku türünde sıklıkla kullanılan 80’ler atmosferi ve ergenlik çağındaki gençler fazlasıyla yer tutuyor. Atmosferin verdiği derinlik hissi ile özellikle Y Kuşağı’nın kendini “evinde hissetmesi” hatta hayatın 1989 yılında kaldığı yerden devam ettiğine inanması olası. Oyuncuların performansları oldukça başarılı; karakterleri özümseyerek adeta içselleştirmişler. Ayrıca özlemini duyduğumuz Dan Aykroyd, Bill Murray, Sigourney Weaver ve Ernie Hudson’un da konuk oyuncu olarak gözlerimizin parlamasına neden olduğu film, 2014 yılında aramızdan ayrılan ve Egon Spengler karakterine hayat veren Harold Ramis’e ithaf edilmiş. Anne-kız çatışmasından baba-kız çatışmasına, yakın dostların çatışmasından kadın-erkek çatışmalarına değin hemen hemen her anında olay örgüsüne yeni bir parçanın eklendiği, akıcı bir hikâye ile örülmüş harika bir senaryo. Filmin başlangıç jeneriğinden bitiş jeneriğine dek “rüya fabrikası”na dalıyor ve adeta dünyadan koparak Y Kuşağı olmanın tadını doyasıya çıkarıyorsunuz.
Sonuç olarak Ghostbusters; Y Kuşağındansanız ve logoyu her gördüğünüze içinizde o müzik çalıyorsa, gösterimdeyken kaçırmamanız gereken bir devam filmi…