“Sessizlik Eğitimi”
2018 yapımı A Quiet Place filminin devamı olan A Quiet Place Part II filminin yönetmen koltuğunda, ilk filmin de yönetmenliğini yapan, öncesinde ise Brief Interviews with Hideous Men (2009) ile The Hollars (2016) filmlerini yönetmiş olan, 40’a yakın filmde ise aktör olarak yer alan John Krasinski oturuyor. İlk filmde olduğu gibi bu filmin senaryosunda da yönetmen Krasinski ile birlikte Bryan Woods ve Scott Beck’in imzaları bulunuyor. Görüntü yönetmeni bu filmde değişiyor ve ilk filmde yer alan Charlotte Bruus Christensen’in yerini Polly Morgan alıyor. Filmin müziklerini ilk filmde olduğu gibi Marco Beltrami üstlenmiş. Filmin başrollerinde ise ilk filmde olduğu gibi yönetmen Krasinski, Emily Blunt, Millicent Simmonds ve Noah Jupe’a; Cillian Murphy, Djimon Hounsou, Okieeriete Onaodowan, Zachary Golinger gibi birçok isim eşlik ediyor.
Avını sesle bulan gizemli yaratıkların, dört kişilik bir ailenin hayatını tehdit etmeye başlayınca bu ailenin yaşamlarını sessiz şekilde sürdürmek zorunda kalışlarını anlatan ilk filmin devamı olan A Quiet Place Part II filminin konusunu ise yaşadıkları yerde sese duyarlı yaratıklara karşı verdikleri mücadeleden sağ çıkmayı başaran anne Evelyn ve çocukları Marcus ile Regan’ın, tek tehlikenin sesle avlanan yaratıkların olmadığı dış dünyada hayatta kalma çabaları oluşturuyor. Evde yaşanan ölümcül olayların ardından Abbott Ailesi’nin kalan üyeleri, sessizlik içinde sürdürdükleri yaşam savaşlarına devam ederken dış dünyanın dehşetiyle de yüzleşmek zorunda kalırlar. Bilinmeze doğru tehlikeli bir şekilde gitmeye zorlanırken, kumdan yolun ardında pusuda yatan ve ses yoluyla avlanan yaratıkların tek tehlike olmadığının da kısa sürede farkına varırlar.
İlk film 2018 yılının en ses getiren korku filmleri arasında yer alıyor olsa da o filmin eleştirisini yazmaya hiç hevesli olamamıştım. Zira mantık hataları olan filmler benim açımdan “Yılın Filmleri” arasında yer alamıyor. Yaratıcı bir fikirle yola çıkılmış olsa dahi, sese duyarlı yaratıklardan kaçmaya çalışan ve bir çocuklarını da yaratığa kaptırmış olan bir çiftin, böyle bir ortamda bir bebeği doğurmak ve doğduğu zaman sessiz kalması için türlü yöntemler hesaplaması oldukça gerçek dışı ve anlamsız. Nitekim filmin yönetmenliğini da yapmanın yanı sıra Eveyln’in kocası Lee Abbott karakterini de canlandıran John Krasinski’nin ölümüyle sonuçlanan ilk film sonrasında, öncelikle daha da geçmişe dönerek olayların nasıl başladığını izliyoruz. İlk filmde son sahneye değin göremediğimiz canavarları bu filmde fazlasıyla görmek mümkün oluyor. Ancak inatla kendileri bile yaşamakta zorlandıkları bir dünyada “umut olması” adına bir bebeği zorla yaşatmak için çabalamak oldukça mantık dışı kalıyor yine. Sessizlik gerektiren yerlerde, çoğunlukla savaş ya da kaçış filmlerinde çocuk ya da bebeği sessiz tutmaya çalışırken boğmak durumu karşımıza çıkabilirken, A Quiet Place’lerdeki bebek adeta böyle bir gerilim atmosferine olanak sağlamayacak kadar sessiz kalmaya eğitimli. Tüm bunların üzerine Abbott Ailesi’nin gittikleri her yere belayı yanlarında taşıması da cabası. Böyle bir dünyaya çocuk doğurmayı düşünebilenler ya da sadece düşünmeden izleyenler için korku ve gerilim, mekân kullanımları oldukça başarılı. Oyuncuların performansları da ilk filmde olduğu gibi gayet yerinde.
Sonuç olarak A Quiet Place Part II; ilk filmin kaldığı yerden devam etmenin yanı sıra başlangıcına da dönüş yapan, salona girip kendinizi kaptırdığınızda size 97 dakikalık bir gerilim ve korku vadeden bir yapım.