“Ailenin Kâbusu, Erkeğin Şiddeti”
Aytaç Medya yapımcılığında, İstanbul’un Kaynarca ve Kurna Köyü ile Kocaeli’de İzmit başta olmak üzere çeşitli lokasyonlarda çekilen Haile: Bir Aile Kâbusu filminin yönetmen koltuğunda Musallat (2007-2011) ve Siccîn (2014-2015-2016–2017–2018–2019) serileri ile Üç Harfliler 3: Kara Büyü (2016), Üç Harfliler: Beddua (2018), Üç Harfliler: Adak (2019) ve Mahlûkat (2022) filmlerinin de yönetmenliğini yapmış olan Alper Mestçi 13. korku filmiyle oturuyor. Senaryosunu yönetmen Mestçi ile birlikte filmin oyuncuları olan Ömer Gecü ve Ahmet Tevfik Sütay’ın kaleme aldıkları filmin görüntü yönetmenliğini Ersan Çapan üstlenmiş. Müzikleri Reşit Gözdamla imzası taşıyan filmin oyuncu kadrosunda ise Ömer Gecü, İpek Arkan, Seyran Aksoy, Nesrin Yıldırım, Öznur Kula, Emre Kılın, Tolga Demircan, Rıfat Durmuş, Emre Aydın, Ahmet Tevfik Sütay, Güneş Galava, Yaşar Kutbay, Zeynep Kılınç, İbrahim Şentürk, Melis Özkan, Hülya Diken, Ayşe Kaya gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu bir köyde yaşanan olaylar oluşturuyor. Kemal, âşık olduğu kadının kendisiyle değil de abisi ile evlendirilmesinden sonra bütün bir köyün sonunu getirecek olaylar silsilesinin başlamasına yol açar. Lanetli bir büyünün 25 yıl sonra tekrar ortaya çıkması ve vaat edilen kefaretini talep etmesiyle kötülük yeniden baş gösterir. Kendisini tüm bu olayların merkezinde bulan Damla, Haile-i Vaka olarak kayıtlara geçecek bu olayların baş gösterdiği Baras köyüne gider ve geçmişiyle yüzleşir.
Türk korku sinemasında şehirden köye geçişi başlatan Musallat (2007) filmi ile izleyicilerin korkularını tetiklemeye başlayan yönetmen Mestçi, şimdiye dek yönettiği tüm filmlerdeki kadraj yenilikçiliğine yenilerini eklediğini bu filmle bizlere gösteriyor. Önceki filmlerinde olduğu gibi mekân kullanımı ve sanatın oldukça başarılı olduğu filmde, geçen yıl gösterime giren Mahlûkat (2022)’ın aksine çok daha fazla jumpscare içeren yapısıyla da tekrar yüksek tempoya geri döndüğünü müjdeliyor. Genellikle aynı oyuncularla çalışmasına alıştığımız yönetmen, bu kez bizi şaşırtıyor ve risk alarak tamamen farklı oyuncularla çalışmayı tercih ediyor. Yönetmen ile ilk kez bu korku filminde çalışan oyuncuların performansları ise göz kamaştırıyor. Özellikle filmin senaryo ayağında da yer alan Ömer Gecü ile Damla’yı canlandıran İpek Arkan’ın performansları olağanüstü.
“Filmin hiç mi sorunu yok?” diyenler için olan kısım ise şimdi başlıyor. Evet oyuncuların performansları, kadrajlar, sanat yönetimi ve daha önceki filmlerde de beraber çalıştığı Reşit Gözdamla sayesinde müzikler muhteşem ancak senaryoda bazı sorunlar bulunuyor. Film, izlenirken yüksek seyir keyfi sunsa da film sonrasında “Şu neden oldu?”, “Kızı bu zamana kadar koruyan neydi?”, “Neden şimdi?” gibi soruların yanıtlarını almak mümkün olmuyor.
İlk filmi (adı üzerinde) bir musallat konusunu işleyen ve içerisinde büyüye dair bir şey bulunmadığı için büyüye bulaşmayanları dahi korkutabilecek etkileri bulunan Musallat sonrasında Siccîn ve Üç Harfliler serilerindeki filmlerle tamamen büyü-cin bağlantısına kayan senaryo dinamiği kuran Mestçi’nin artık daha yaratıcı, çok daha farklı musallat konularına ya da doğaüstüne dair bambaşka öykülere ihtiyacı bulunuyor. Her ne kadar film teknik açıdan başarılı olsa da son dönemlerde izlediğimiz yerli korku filmlerinden kendisini yalnızca bu başarılı teknik ile ayırmayı başarıyor. Geçen yıl gösterime giren ve yılın en çok izlenen ikinci filmi olan Zebun (2022) hem tekniği hem de dayandığı öykü bağlamında diğer filmlerden sıyrılmayı başarmıştı, Mestçi’nin bundan sonraki filmlerinde cin-büyü girdabından çıkması gerektiği aşikâr. Zira büyü-cin bağlantısı girdabına girildiğinde kaçınılmaz olarak kadınların kötücül varlıklar olduğunun altı çiziliyor ve zaten halihazırda toplumda sesini duyuramayan kadınların üzerine bu filmlerle birlikte bir darbe daha geliyor. Bu bağlamda filmin finaline yakın kadına karşı şiddetin dozu hayli yükseliyor ve bu da eşitlik arayan kadınlar ile bu konuyu dert edinmiş bütün seyirciler için rahatsızlık verici bir seyir sunuyor.
Sonuç olarak Haile: Bir Aile Kâbusu; teknik açılardan, yaratıcı korku sahneleri ve oyunculuklardan dolayı teknik anlamda çok başarılı olsa da sorunlu alt metinleri ve senaryonun Mestçi sinemasının diğer örnekleriyle aynı matematiği içermesi nedeniyle eksi puanı alarak sınıfı geçmeyi başarıyor.