“Yılın Açık Ara En İyilerinden Biri…”
İlk olarak 27 Mart 2020 tarihinde gösterime girmesi beklenen ancak COVİD-19 nedeniyle sinemaların kapatılması sonucu ertelenen, Zer Film ve HM Productions ortalıklığında, 2019 yılının Temmuz ayında İstanbul Çatalca’da çekilen Zebun filminin yönetmen ve senaryo koltuğunu Mesut Erbaş ve Hakan Yusufoğulları paylaşıyorlar. Görüntü yönetmenliğini Üç Harfliler: Beddua (2018), Siccîn 5 (2018), Üç Harfliler: Adak (2019) filmlerinin görüntü yönetmenliğinden hatırlayacağımız Eren Nayır’ın üstlendiği filmin müzikleri Murat Tuğsuz imzası taşıyor. Filmin oyuncu kadrosunda ise Hakan Akgün, Sema Şimşek, Almina Kahraman, Murat Ercanlı, Afrikalı Ali, Gül Arcan gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu eşi Esma ve küçük kızı ile birlikte mutlu bir hayatı olan Kenan’ın, yaptığı bir iş seyahati sonrası halüsinasyonlar görmeye başlamasıyla değişen yaşamı oluşturuyor. Kenan, başarılı bir iş insanıdır. Eşi Esma ve küçük kızı ile mutlu bir yaşam süren Kenan, gittiği bir iş gezisinden döndüğünde birtakım tuhaflıklara şahit olur. Olanlara anlam veremeyen Kenan, yaşadıklarını iş yoğunluğuna bağlar. Ancak halüsinasyonlar görmeye başladığında ve artık hayatını kontrol edemez hale geldiğinde durumu yakın arkadaşı olan Burak’a anlatır. Burak’ın da tavsiyesi ile önce psikoloğa ardından da bir hocaya giden Kenan’ın hayatında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Kenan, içinde bulunduğu bu kâbustan kurtulmak için gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Sanat yönetiminden kadrajlara, ışıktan mekân kullanımına değin bütün alanlarda başarılı olan film, bizi adeta 2015 yılına ışınlıyor. 2015’e değin nadiren karşımıza çıkan, bütçesiz amatör yapımların olmadığı dönemdeki zengin villalara dönüşün yanı sıra “yine mi cin filmi” şeklinde izleyicilerden kötü not alan birbirinin aynısı filmlerden, yaratıcı hikâyelere bir geri dönüş yaşatıyor adeta. 2015 yılını baz almamın nedeni Hasan Karacadağ’ın son gösterime giren filmi D@b6e’nin 2015 yılında gösterime girmiş olması. Oyunculardan Sema Şimşek’i D@b6e (2015)’den; Murat Ercanlı’yı ise Azazil: Düğüm (2014), Hannas: Karanlıkta Saklanan (2015), Azazil 2: Büyü (2016), Kuyu (2017), Semur: Şeytanın Kabilesi (2017), Araf 5: Aile (2022) gibi filmlerdeki hoca karakterlerinden anımsıyoruz. Sema Şimşek ve çocuk oyuncu Almina Kahraman başta olmak üzere oyuncuların performanslarının inandırıcı ve gerçekçi olduğu filmde, Murat Ercanlı’yı bu kez gerçek hayatına yakın bir karakterde görmek de mutluluk verici. Hikâyenin farklı ve inandırıcı olmasında oyuncuların rollerine ısınmaları ve karakterleri içselleştirmelerinin payının büyük olduğunu gözlemlemek mümkün.
Filmin nazar boncuğu sayabileceğimiz diyaloglar bazında Kenan ile Burak ikilisinin sahnelerinde biraz takılmaların hissedilmesi ve psikiyatrın hasta gizliliğini hiçe sayan açıklaması dışında herhangi bir sorun bulunmuyor.
Gece çekimlerindeki POV (kameranın karakterin gözü gibi kullanılması) tercihi ve mekânın bir labirent gibi kullanılabilmesinin yarattığı etkiler, hikâyenin başından sonuna dek izleyiciye verilen ipucunun filmin geneline akıllıca sahnelerle dağıtılması gibi sanatsal etkenler de filmi bu yılın en iyi yapımları arasına sokan diğer faktörler arasında. Hikâyesinin yanı sıra başka yapımların lokumluk veya sırf o sahne için alındığı belli olan ancak yıllardır kullanıldığına inandırılmaya çalışılan parlak bakır kaplar kullandığı sahnelerde şifa tası kullanması filmin gerçekçiliğe verdiği özeni net biçimde ortaya koyuyor. “Cin” filmi olarak adlandırılan “büyü” filmlerinden sıyrılan Zebun, “ucundan azıcık araştırma yapıp dün yazdık, haydi bugün çekip yarın da gösterime sokalım” denilmeksizin dirsek çürütülerek yapıldığı belli olan filmlerin; amatör yapımların önünü keserek, sinemayı sinema yapan yapımlara geri dönüşü müjdeliyor. 2022 yılının başından bu yana 18 yerli korku filminin gösterime girdiği ve 37 filmin de gösterim tarihi alıp izleyiciyle buluşmayı beklediği düşünüldüğünde Zebun gibi nicelik değil niteliği hedefleyen yerli korku filmlerinin oldukça azınlıkta kalacağı şimdiden öngörülebilir.
Sonuç olarak Zebun; emek harcandığını her karesiyle hissettiren, hikâyesi ve oyuncuların performanslarıyla da sınıfı geçen, mekânı olduğundan daha büyük göstererek bir labirent yaratmayı dahi başaran, bu yılın en iyi yerli korku filmlerinden biri olmayı başarıyor.