“Senaryo ve Görüntünün Aksayan Dansı”
İçinde bulunduğumuz pandemi şartları nedeniyle pek çok filmin gösterim tarihi ertelenirken veya bazı filmler çok kısıtlı sayıda salonda gösterime girerken, Aralık ayında gösterime gireceği ilan edilen Lain filmini, filmin yönetmeni Onur Aldoğan ile özel bir gösterimde izleme şansı yakaladım. Her ne kadar film birkaç ay sonra vizyona girecek olsa da, yönetmenin de izniyle sahneler kafamda tazeyken yazmak istedim.
Cinemoon Film yapımcılığında Zonguldak’ta çekilen Lain filminin yönetmen koltuğunda Şeytan Geçidi En Hara (2018), Sir-Ayet (2019) ve Cin Azabı (2019) filmlerinin de yönetmenliklerini yapmış olan Onur Aldoğan oturuyor. Senaryosunu Erkan Çaltepe’nin yazdığı filmin görüntü yönetmenliğini Cihan Tatar üstlenmiş. Filmin oyuncu kadrosunda ise Yalın Cengiz, Sinan Taşkan, Funda Dönmez, Asuman Özdemir, Rıfat Kanpara, Sinan Taşkan gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu travmatik geçmişiyle yüzleşmek için doğup büyüdüğü köye eşi Ece ile birlikte geri dönen Can’ın hikâyesi oluşturuyor. Can, küçük yaşta annesini ve babasını kaybetmiş, yatılı okulda okuyarak büyümüş ve halen babaannesinin yaşamakta olduğu köye yıllar boyunca geri dönmemiş, geçmişinden kaçmayı tercih etmiştir. Ancak kâbuslar görmeye başlaması nedeniyle evliliği ve gündelik hayatı sekteye uğramaya başlayınca geçmişiyle yüzleşmeye karar vererek eşi Ece ile birlikte köyüne, babaannesinin evine gitmeye karar verir.
Çekimleri, mekân kullanımları oldukça başarılı olan film, yönetmen Aldoğan’ın sinematografisi en başarılı filmi. Yönetmenin önceki filmlerinde rastladığımız senaryo sorunu bu filmde çok daha fazla karşımıza çıkıyor. Senaryo ve diyaloglardaki aksaklık oyuncuların performanslarını da inandırıcılık bağlamında sekteye uğratıyor. Anlamsız diyalogları duymamak adına kulağınızı kapattığınızda seyir keyfi artıyor zira film sinematografik olarak birçok yerli korku filmine nazaran hayli başarılı. Yönetmen Aldoğan’ın Lain filminde Can’ın boş bir köy evini el feneriyle dolaştığı sahnede Cin Azabı (2019)’ndaki orman sahnesini; Ece’nin babaanneyi ahırda gördüğü sahnede Sir-Ayet (2019)’daki annenin yemek yedirmesi sahnesi gibi önceki yapımlarına göndermeler görmek de mümkün.
Cin Azabı (2019) filminden hatırlayacağımız Yalın Cengiz ve deli rolündeki Sinan Taşkan uzak ara başarılı performans sergilerken; Gölge (2017)’den anımsayacağımız Funda Dönmez ve Asuman Özdemir kötü repliklerinin kurbanı oluyor, dolayısıyla da vasat bir oyunculukta kalıyorlar.
Senaryodaki aksamalar sadece diyaloglarla sınırlı kalmıyor. Kendi akrabası olmayan Can’ın babaannesiyle ilişkisini düzeltmeye çalışan ancak bunu da yapmayan Ece’nin tavırları ve kimsenin olmadığı köyde Can’ın gezme teklifini “İşim var” diyerek geri çevirmesi; çeşme başında su içerken, “Bu çeşmeyi babam yaptırdı” diyen Can’a “O halde dans edelim” diye karşılık vermesi ve dans etmeye başlamaları; kâbus ve halüsinasyon görmeleri sonrası hiçbir şey yokmuşçasına Devrek’i gezmeye gitmeleri gibi hikâyenin gidişatına uymayan ve izleyicide filmden kopma etkisi yaratan pek çok sahne peş peşe sıralanıyor. Gerçekçilik anlamında hikâyeye uymayan ve hayatın olağan akışına aykırı, sözün özü izleyicinin karakterle özdeşleşmesini engelleyen pek çok yapay replik ve hareket karşımıza çıkıyor. Bunlara ek olarak Arapça konuşma zorunlulukları olmamasına rağmen Can ve imam karakterlerinin bozuk Arapça ile birbirlerine ayet söylemeleri de yapaylığı arttıran bir başka neden.
Sonuç olarak Lain, sinematografik açıdan yerli türdeşlerinin birçoğunu sollayan ancak senaryo ve dolayısıyla da oyunculukta tökezleyerek öne geçme fırsatını kaçıran bir yapım.