“Beykoz’a İstanbul’dan Geliyorum”
Makinist Film yapımcılığında çekilen Cin Baskını filminin yönetmen koltuğunda geçtiğimiz yıl gösterime giren Şeytan Oyunu (2019) ve bu yılın başında gösterime giren İstasyon (2018) filmlerinin de yönetmenliğini yapmış olan Kadir Genç oturuyor. Senaryosunu da önceki filmlerinde olduğu gibi Genç’in kaleme aldığı filmin görüntü yönetmenliğini Cengizhan Demir üstlenmiş. Müzikleri Serdar Güdücü’ye ait olan filmin oyuncu kadrosunda ise Yağmur Çapal, Neslişah Ertürk, Göknil Gök, Uğur Elaldı, Sanam Rahmani, Helin Bilenler, Sona Hudarberdiveya, Aysel Günay, Ergün Günay, Niyazi Ayaydın gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu okul arkadaşı Ziynet’in başarılarını kıskanan Alev’in ona karşı farklı büyülere başvurmasıyla gelişen olaylar oluşturuyor. Ziynet ve Alev aynı okulda okumaktadır. Alev, arkadaşı Ziynet’in okuldaki başarısını ve insanlarla olan ilişkilerini kıskanmaktadır. Alev, Ziynet’in mutsuzluğu için farklı büyülere başvurur. Ancak bu yaptıkları bambaşka sorunlara yol açacaktır.
Yönetmen Genç’in diğer filmlerinde olduğu gibi büyük çoğunluğu İstanbul’un Beykoz İlçesi’ne bağlı Cumhuriyet Köyü’nde çekilen filmin Alev ve Ziynet’in gezdiği sahneleri ise Kadıköy’de gerçekleştirilmiş. Yine Genç’in önceki filmlerinden Şeytan Oyunu’ndan hatırladığımız Niyazi Ayaydın ve Neslişah Ertürk ile İstasyon filminde rol alan Uğur Elaldı da bu filmde yer alırken; filmin ismi ise Şeytan Oyunu filminin fontuyla yazılmış.
Hasan Karacadağ’ın 2008 yılında çektiği Semum filminin yeniden çevrimi (!) olan 2018 yapımı Tuncer Gürbüz’ün yönettiği Kabus’un da yeniden çevrimi durumundaki Cin Baskını, yeni bir şey vaat etmediği gibi kötü makyajlar, kötü ses kurgusu, göz yoran yapay oyunculuklar ile izleyiciyi zorluyor. Filmin ilk sahnesinden sonunu tahmin edebileceğiniz hikâyesine silinen dövme, birkaç dakika arayla aynı yere park eden araçlar gibi devamlılık hatalarının yanı sıra izleyicilerin “Bunlar ne zaman samimi oldular?” diyebileceği baş karakterin sadece ‘muhtarı sorduğu kahveci’ konumunda olan yan rolün birden başrolün ‘Mehmet Abi’si olduğu diyaloglar da eklenince izleyiciye bitmeyen bir 66 dakika yaşatıyor. Üstelik Beykoz İlçesi İstanbul’a bağlıyken ve Beykoz Belediyesi yazılı banklarda otururken “Ben İstanbul’dan geldim Muhtar!” gibi beyin yakan repliklerin bulunması da cabası. Eğer bu replik eski İstanbullu yaşlı biri tarafından söylenseydi bir anlamı olabilirdi ancak tek bir sahnede Beykoz Belediyesi yazısının olduğu ve muhtemelen o sahnenin fark edilmeyeceği dolayısıyla İstanbul dışına gidildiği izlenimi uyandırılacağı düşünülerek 20’li yaşlarda olan genç biri tarafından söylendiği için oldukça yapay kalıyor.
Kadir Genç’in yönetmenliğinde çekilmiş filmlerden vizyona giren ilk yapım olan Şeytan Oyunu’nda karakterlerin yol ararken denk geldikleri izbe benzinlik, Genç’in vizyona giren ikinci filmi İstasyon’un ana mekânıydı. Keza Şeytan Oyunu filmindeki erkek karakterin taktığı şapka, İstasyon filmindeki baş karakterin kafasında arz-ı endam eylemişti. Benzer şekilde Cin Baskını filmi de Şeytan Oyunu’nun büyük bir kısmında mekân olarak kullanılan orman ve villada geçerken, Avrupaî korku filmlerine gönderme yapan yaralı yüzlü, baltalı ve tekinsiz bir adam figürü de birkaç sahnede izleyicilerin karşısına çıktı. Bundan, ekibin yeni bir film üzerinde çalıştığı ve o filme selam çaktığı sonucunu çıkarmak, maalesef mümkün.
Pandemi süreci yaşanırken, insanlar sinemalara korka korka giderken ve salgın artarken Youtube gibi mecralar üzerinden yayınlanması daha makul olan bu yapımların korku severleri yerli yapımlardan daha da soğutacağı aşikâr.
Sonuç olarak Cin Baskını, yönetmen Genç’in önceki filmleri gibi özensiz, devamlılık hatalarından ses kurgusundaki sorunlara değin birçok yönden elden geçirilmesi gerekirken 47 salonda gösterime giren sınıfı geçemeyen bir yapım.