“Pelerin Giymek Yetmiyor…”
Cocoon Medya yapımcılığında İstanbul’da çekilen, süper kahraman kostümlerinin tasarımı ve hikâyede bahsi geçen çizgi romanın çizimleri Bahadır Boysal tarafından gerçekleştirilen Benim Babam Bir Kahraman filminin yönetmen koltuğunda Gulyabani (2014), 5 Dakikada Değişir Bütün İşler (2016), Hep Yek 2 (2017), Ver Kaç (2017) ve Gelincik (2020) filmlerinin de yönetmen koltuğunda oturan Orçun Benli bulunuyor. Senaryosu yönetmen Benli ile Şükrü Akpınar’a ve Alptekin Öztürk’e ait olan filmin görüntü yönetmenliğini Gökhan Atılmış üstlenmiş. Müzikleri Kemal Sahir Gürel imzalı filmin oyuncu kadrosunda ise Ufuk Bayraktar, Mahir İpek, Selim Erdoğan, İdris Nebi Taşkan, Aslıhan Kapanşahin, Mehmet Emin Güney, Metin Coşkun, Nurhak Mine Söz, Eray Özbal, Bahtiyar Engin, Cem Cücenoğlu, Hülya Şen, Taylan Yılmaz, Yusuf Ziya Benli, Orhan Eskin, Can Yılmaz, Tuğçe Tanış gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu çocuğuna kalp yetmezliği teşhisi konulması üzerine dünyası yıkılan bir babanın hikayesi oluşturuyor. Altan, eşi öldükten sonra oğlu Can ile birlikte, kendilerine hayatın zorluklarına dayanabilecekleri küçük bir dünya kurmuş, düştükleri en zor durumda bile bunu bir oyuna çevirebilen ve en trajik anda dahi etrafındakileri güldürebilen bir babadır. Belediyede çöpçü olarak çalışan Altan, İstanbul’un zengin semtlerine komşu bir gecekondu mahallesinde oğlu Can ile yaşamaktadır. Can’ın ise bütün dünyası çizgi romanlardır. Günün birinde Can’a dördüncü evre kalp yetmezliği teşhisi konması Altan’ın dünyasını başına yıkar. Can’ın tek şansı kalp naklidir ve onun yaşında bir çocuk için donör bulmak oldukça güçtür. Bundan sonra Altan’ın yapabileceği tek şey Can’ı mutlu edip moralini yüksek tutabilmektir. Altan, Can’ı mutlu etmenin yolunu çizgi romanlarda bulur.
Teknik anlamda sinemasal gereklilikleri yerine getirmeyi başaran film, maalesef izleyicilerin karakterlerle özdeşleşebilmesi bağlamında inandırıcılık açısından sınıfta kalıyor. Selim Erdoğan ve Mahir İpek’in gerçekçi performanslarına karşın, özellikle filmin dramatik yönünün katarsis noktaları olması gereken Altan’ı canlandıran Ufuk Bayraktar ve oğlu Can karakterini oynayan Mehmet Emin Güney’in performansları oldukça yapay kalmış. 9-10 yaşlarında günümüz çocuklarının meraklı, zeki ve çok bilmiş hallerinin aksine, babasının onu mutlu etmek adına söylediği yalanlara hiç düşünmeden inanan, babası maske ve kostüm giydiğinde onu tanımayan ancak babasının arkadaşlarını seslerini duyar duymaz hemen tanıyabilen bir çocuk senaryonun dinamiğini oldukça bozmuş. Bahsi geçen oyuncuların performanslarının düşük ve yapay olması da bu sahnelerin izleyiciler açısından duygusal bağ kurmasının önüne geçmiş.
Yeşilçam Sineması’nın kült örneklerinden biri olan Ertem Eğilmez’in yönettiği Canım Kardeşim (1973) ile Roberto Benigni’nin yönettiği 3 Oscarlı filmi Life Is Beautiful (1997)’un kazana atılıp üzerine çizgi roman kahramanlarının serpiştirilmesi ile elde edilen filmde, çöpçü olan ana karakterin geceleri sabaha dek çöp arabası tepesinde gezinip eve dönünce duş almaksızın ya da uyumaksızın çocuğuyla ilgilenmesi hali hazırda senaryoya oldukça süper kahramanvari bir hava katıyor. Bu şekilde çalışırken üç günde araç ve kostümlerin yapılabilmesinin de oldukça gerçekdışı olduğu kabul edildiğinde pelerinleri olmadan da bu insanların fazlasıyla süper kahraman olduğunu söyleyebiliriz. Böyle bakıldığında iyi çalışılmamış ya da her kafadan bir ses çıkarak yazılmış bir senaryo olduğu düşünülebilir. Filmin içerisinde yer alan siyasi göndermeler baştan sona kullanılmadığı ya da olayların arka planına geniş biçimde yerleştirilmeyip araya sıkıştırılmış olması nedeniyle de tam olarak politik bir hikâye ortaya koymaktan uzak durduklarını da söyleyebiliriz.
“Benim Babam Kahraman” başlığına, aslında yabancı da değiliz. 2018 yılında haberlerde bu başlıkla yer alan ve örümcek adam kostümüyle cam temizliği ile tabela montajı yapan iki oğlu olan Tamer Uysal’ın meraklı olduğu dağcılık tutkusunu mesleğiyle birleştirdiği bu tercihini “Amerika’da çekilen bir video izlemiştim. Örümcek adam kıyafeti giyen biri, lösemi tedavisi gören çocukları sevindirmek için iple camdan sarkıyordu. Bu video beni çok heyecanlandırdı. Örümcek adam kostümü benim ve beni yükseklerde görenlerin korkusunu azaltıyor çünkü eğer bir kahramansanız, düşmezsiniz.” sözleriyle açıklamıştı. Buradan yola çıkılarak dahi daha iyi ve her şeyden önemlisi gerçekçi bir senaryoya imza atılabilmesi mümkündü.
Film, baştan sona hangi dakikada ne olacağını fazlasıyla belli ederek ilerleyen, bu nedenle de şaşırtıcı olmaktan uzak duran, senaryodaki ve oyunculuklardaki sorunlar nedeniyle izleyicilerin yüreklerine dokunamayan, haliyle gözleri bile buğulandıramayan ortalama bir yapım.
Sonuç olarak Benim Babam Bir Kahraman; tam bu yılın babalar günü haftasında başarılı bir fragman ile gösterime giren ancak fragmanından fazlasını sunmak bir yana dursun, içerisinde yeterli gerçekçilik barındırmayan ortalama bir film olmaktan öteye gidemiyor.