“Hepimiz Ayşe’yiz, Hepimiz Birer Av’ız…”
Yapımcılığını Jaguar Projects, Karma Films ve Darlingo Pictures’ın üstlendiği; Indiegogo üzerinden destek kampanyası başlatılan, 55. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne bağlı olarak düzenlenen 2018 Antalya Film Forum’da Work In Progress Ödülü’nü kazanan, 38. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde ise Work In Progress Türkiye Seçkisi’nde yer alan; 40. Uluslararası İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma’da da En İyi Özgün Müzik Ödülü’nü ve 2020 Birmingham Cine Excess’de En İyi Film Ödülü’nü kazanan Av filminin yönetmen koltuğunda Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi (2007), Adab-ı Muaşeret (2009) ve Kars Öyküleri (2010) filmlerinden anımsayacağımız Emre Akay oturuyor. Senaryosunu yönetmen Akay ile Deniz Cuylan’ın kaleme aldıkları filmin görüntü yönetmenliğini ise Barış Özbiçer üstlenmiş. Müzikleri Deniz Cuylan ile Brian Bender imzası taşıyan filmin oyuncu kadrosunda ise Billur Melis Koç, Ahmet Rıfat Şungar, Yağız Can Konyalı, Yılmaz Adam Bayraktar, Kenan Acar, Baki Rıdvan Kaymaz gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu bir polisin yaptığı baskında partnerini kaybeden Ayşe’nin, peşine düşenlerle mücadelesi oluşturuyor. Polis memuru Sedat, genç bir çift olan Ayşe ile Fırat’ın oturduğu, terkedilmiş bir apartman dairesini basar. Çıkan arbedede Fırat ölür, Ayşe ise kaçar. Ayşe, ailesinin çiftlik evinden para ve araba çalıp, bir daha dönmemek üzere yola düşer. Fakat peşinde Sedat ile yanına aldığı üç adam vardır. Belirsiz bir Anadolu kentinin kenar mahallesinde başlayan av, giderek ıssızlaşan vahşi doğaya uzanır.
Çekimleri ve çekim açıları harikulade olan filmde oyuncuların performansları da parmak ısırtıyor. Bir anda baskınla başlayan filmde, baskının nedenleri, olayların gelişimi izleyiciye yavaş yavaş aksettirilirken; siz aslında Türkiye’nin herhangi bir yerindeki herhangi bir Ayşe’nin hikâyesini izlediğinizi fark ediyorsunuz. Ayşe’yi canlandıran Billur Melis Koç inanılmaz bir performans sergilerken, Sedat karakterine hayat veren Ahmet Rıfat Şungar ve diğer karakterler de Billur Melis Koç’a harikulade gerçekçilikte eşlik ediyorlar. İzleyicilerin yer yer koltukları tırmalamasına neden olacak şekilde tırmanan gergin atmosferiyle gerilim türünün tüm imkanlarını seferber ederken; renk düzenlemesi, olağanüstü ışık kullanımı ve çekim açılarıyla tam bir sanat filmi oluyor. Aynı zamanda bunlarla sınırlı kalmayıp didaktik olmaksızın, tane tane ve yeri geldiğinde verdiği toplumun kadına bakışı, kadının toplumda zorunlu konumlandırılışı gibi konulardaki hedefi 12’den vuran alt metinleriyle başarılı bir toplum eleştirisini de sunmayı ihmal etmiyor. Son yıllarda neredeyse tüm yerli korku filmlerinde karşımıza çıkan drone’lar yalnızca “uzun ince bir yoldayım…”ı göstermek dışında da kullanılabiliyormuş, dedirtirken; filmin gerçekçiliğini yansıtmak amacıyla karşımıza çıkan karıncalardan, domuz avına değin tonlarca detay ince ince düşünülerek ilmek ilmek filme eklemlendirilmiş.
Kadına şiddet üzerinden temasını oluşturduğunu ve korku-gerilim yapımı olduğunu duyuran 2018 yapımı Tutsak filminde yapılan hataların yani kadın karakter aracılığıyla sunulan “çaresizsen sessiz kal” gibi sorunlu alt metinlerin yer aldığı bir film sonrasında, her ne kadar Türkiye’de kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet üçüncü sayfadan diğer sayfalara da taşacak boyuta gelmiş olsa da, bir başkaldırı, bir direniş gibi karşılayabileceğimiz, hayatta kalmak için savaşmayı öğütleyen bir filmin karşımıza çıkması umut verici. Av: The Hunt, ataerkil düzene başkaldırıyor olsa da bu yıl Netflix’te seyircilerle buluşan yerli gerilim filmi Gelincik gibi erkek sporu olan av üzerine kurulu olay örgüsüyle ilerlemeyi tercih ederek ataerkil dünyanın baskısından hiçbir koşulda kaçamayacağımızın da altını çizmeyi ihmal etmiyor.
Sonuç olarak Av: The Hunt; olağanüstü çekimleri, güçlü alt metinleri, oyuncuların parmak ısırtan performanslarıyla mutlaka izlenmesi gereken yerli yapımlardan biri. Gösterimdeyken kaçırılmaması tavsiye edilir!