“Teknik Yetersizlikten Çok Daha Fazlası…”
Melodi Müzik Film Yapım yapımcılığında çekilen Kitap 1820’nin yönetmen koltuğunda Deniz Deniz oturuyor. Senaryosunu da yönetmen Deniz’in kaleme aldığı filmin görüntü yönetmenliğini Murat Alphan üstlenmiş. Filmin oyuncu kadrosunda ise Serkan Güler, Aslı Kökçe, Sibel Gökçe, Maira Seyidova, Sinan İçsel, Jale Ak, Ekrem Kaltar gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu mistik bir kitabın peşine düşen bir gencin yaşadıkları oluşturuyor. Soner, 1820 yılında Yahya adıyla yaşadığını iddia eden genç bir adamdır. Gizemli bir kitabı aramaya koyulan Soner, bunun için İzmir’den İstanbul’a doğru yola koyulur. Gizemli güçlerin korumasında olan kitabı bulmak için zorlu bir maceraya atılan Soner, kendisini beklenmedik olayların içinde bulacaktır.
Çekim kalitesi ve teknik donanımları benzerleriyle kıyaslandığında hayli yetersiz olan filmin kötü kadrajları da izleyicilerin gözlerini hayli yoruyor. Japon korku filmlerinde görülen kuyudan çıkan ıslak, uzun saçlı kız çocuğu Sadako’nun oldukça kötü görsel efektlerle aralara serpiştirildiği filmde sorunlar adeta bitmiyor. Ormanlık arazide kalan karakterlerin el feneri ya da telefon olmaksızın “kedi insanlar” gibi rahatlıkla önlerini görerek yürüyebildikleri sahnelerde kullanılan ışık, oyuncuların yüzlerinin ve kıyafetlerinin adeta ay gibi parlamasına neden oluyor. İki ya da daha fazla kez çekmiş oldukları tekrar sahnelerine kıyamayıp her sahneyi kurguda kullanmaları da oyuncuların repliklerini ve mizansenlerini aynen tekrar etmeleri şeklinde izleyicilere yansıyor. Enkarne olduğuna inanan Soner karakterinin, geçmişe dair her yeri karanlıkta dahi tanıyıp bulabilirken, günümüzde gittiği büyücü kadın ile geçmişteki büyücü kadının aynı olduğunu fark etmemesinden; aynı gece yaşanan bir olay sırasında “Dünkü” denilmesi gibi tatsız devamlılık hataları da duruma tuz biber ekiyor. Oyuncuların performanslarının yapaylığı; yer yer çekimler sırasında gülmemeleri gereken yerlerde güldüklerinin görünmesi, her sahnede tüm oyuncuların görünmesi için kadraja girmelerinin beklenmesi ve repliğini söyleyen kişinin kadrajdan çıkması gibi traji komik durumlar da yaşanınca izleyici açısından film adeta bitmek bilmiyor. Özellikle de terk edilmiş evde duvarlara yapmış oldukları çizimlerin gerçekten iyi bir sanat yönetimi örneği olduğunu sanarak sürekli duvardaki çizimlerin izleyicilere izletilmesi de cabası. Üstelik, aranılan kitabın gömülü olduğu mağaraya giren karakterlerin uzun bir mağarada yürüdüğü izlenimi uyandırmak için farklı kadrajlarla yapılmış çekimlerde mağara duvarlarındaki harfler ve yazılar nedeniyle aynı yerde yürüyüp durduklarının anlaşılmayacağının düşünülmesi seyircinin zekâsına hakaretten başka bir şey değil.
Ama filmin en saçma yönüne yani konusuna gelecek olursak; 1800’lerden kalma olması gereken terk edilmiş evin en fazla 20 sene öncesine ait tuğlalarının görünmesi, “Kapı açık görünüyor” denilmesinden sonra “Kapıyı kırmak lazım” diyerek menteşeleriyle birlikte kapıyı kucaklayıp sökmeleri, The Shining (1980)’in efsanevi kapı kırma sahnesini camlı ve menteşesi çıkık hatta kenarı açık bir kapıda uygulamaya çalışırken baltalı oyuncunun kapıdaki camı kırmamak için baltayı sürekli 20 cmlik kısma vurması gibi gerçekten izleyiciyi zorlayan sahneler ihtiva ediyor.
Sonuç olarak Kitap 1820; ilk kez 2020 yılında tarih alıp üzerine altı kez tarih değiştiren ama en nihayetinde aslında gösterime girmemesi gereken bir başka yapım.