“Park ve World Birleşirse…”
İlki 1993 yılında Steven Spielberg tarafından çekilen Jurassic Park filmi sonrasında; 1997 yılında yine Spielberg yönetmenliğinde The Lost World: Jurassic Park olarak devam eden; 2001 yılında yönetmenliği Joe Johnston’un devralarak çektiği Jurassic Park III; 2015 yılında yönetmen koltuğuna Colin Trevorrow’un geçtiği Jurassic World; 2018 yılında yönetmenin A.J. Bayona olarak değiştiği Jurassic World: Fallen Kingdom sonrasında 2022 yılı itibarıyla yönetmenliğine tekrar Colin Trevorrow’un geçtiği Jurassic World: Dominion, Türkiye’de gösterime girdiği adıyla Jurassic World: Hakimiyet filminin görüntü yönetmenliğini John Schwartzman üstlenmiş. Filmin oyuncu kadrosunda ise serinin ilk filminde yer alan Sam Neill, Laura Dern, Jeff Goldblum, BD Wong, Isabella Sermon gibi oyunculara sonraki filmlerde seriye katılan Chris Pratt, Bryce Dallas Howard, Daniela Pineda’nın yanı sıra DeWanda Wise, Mamoudou Athie, Campbell Scott gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu ikinci film sonunda tutuldukları yerden dünyaya yayılarak hayatta kalmayı başaran dinozorlarla insanların tarihte ilk defa bir arada yaşadığı bir dönem oluşturuyor. Nublar’ın yok edilmesinin dört yıl sonrasında, dinozorlar artık tüm dünyada insanlarla birlikte yaşamaya ve avlanmaya başlamıştır. Bu hassas denge, geleceği yeniden şekillendirecek ve insanların artık tarihin en korkunç yaratıklarıyla paylaştıkları gezegeni uç yırtıcılara bırakıp bırakmayacaklarını belirleyecektir.
Hakimiyet’i Kurmadan Önce…
1996 yılında Michael Crichton’un romanından Steven Spielberg tarafından beyaz perdeye aktarılan Jurassic Park filminde; mağaralarda yapılan kazı çalışmaları sonucunda dinozorların yaşadığı tarih öncesi çağa ait bazı sivrisinek fosilleri bulunur. Milyarder John Hammond öncülüğündeki bilim insanları, son derece ilginç ve karmaşık testler deneyerek bu sivrisinek fosillerindeki kan örneklerini almayı başarırlar. Dinozorların DNA zinciri bir Afrika kurbağasıyla birleştirilerek 65 milyon yıl önce yaşamış bu korkunç yaratıklar yeniden yaratılır. Hammond hükümetten kiraladığı bir adada klonladıkları bu vahşi hayvanlar için elektrikli tellerle çevrili bir hayvanat bahçesi kurmuştur. Yaşlı Hammond, bir hafta sonunda Doktor Allen gibi bazı işinde uzman bilim insanlarını Jurassic Park adını verdiği bu hayvanat bahçesini test ettirmek için adaya getirir. Ancak embiryolarını ele geçirmek isteyen biri, güvenlik sistemini devre dışı bırakınca serbest kalan dinozorlar adada dehşet saçmaya başlayacaktır.
1997 yılında The Lost World: Jurassic Park adıyla çekilen devam filminde Isa Sorna adı verilen bir adada bazı dinozorlar hayatta kalmıştır. Site B kod adlı dinozor üretim tesisinin yer aldığı bu adada çıkan kasırga sonucunda tesisler yıkılmış ve dinozorlar serbest kalmıştır. Aradan geçen dört yıl içinde dinozorlar büyümüş ve birer canavar haline gelmişlerdir. Dinozorların hala hayatta olduğunu öğrenen tesisin kurucusu Milyarder John Hammond, site B’deki ticari potansiyelin farkındadır. Hammond’ın amacı dinozorları doğal çevrelerinde koruyarak dört yıl önce kaybettiği itibarını geri kazanmaktır.
2001 yılında çekilen serinin üçüncü filmi Jurassic Park III filminde; John Hammond’un sivrisinek DNA’sından yarattığı Jurassic Park’ın kurulmasının üzerinden 8 yıl geçmiştir. Büyük bir Jurassic Park deneyimi yaşamış olan Paleog Dr.Allen Grant, dinozor kemikleri üzerinde yaptığı araştırmalarına devam etmektedir. Bir gün kapısını çok zengin olduklarını söyleyen bir karı-koca çalar. Çift, Grant’e Jurassic Park tesisine uçakla bir tur düzenlemek istediklerini ve kendisinin onlara eşlik etmesini isterler. Allen başta isteksiz görünse de teklifi güzel bir ücret karşılığında kabul eder. Ancak işler istedikleri gibi gitmeyecek ve kandırıldığını öğrenecektir.
2015 yılında çekilen Jurassic World filminde; Jurassic Park’ta yaşanan dehşet verici olaylardan tam 22 sene sonra, Isla Nublar tarafından büyük uğraşlar sonucu park tekrar kontrol altına alınmış ve hizmete sokulmuştur. Yeni gelecek ziyaretçiler için kapılarını tekrar açan mekân hem ziyaretçiler hem de çalışanlar açısından oldukça heyecanlı ve beklentilerle dolu büyük bir olaya dönüşmüştür. Ancak tüm çabalara rağmen gözden kaçan bir durum, tüm bu heyecanı bir kez daha saf bir dehşete ve çılgınlığa dönüştürmek üzeredir.
2018 yılında çekilen Jurassic World: Fallen Kingdom filminde Tema parkı ve lüks tatil yeri Jurassic World dinozorlar tarafından yok edileli dört yıl olmuştur. Isla Nublar, hayatta kalan dinozorların ormanlarına sığındığı, insanlar tarafından terk edilmiş bir yer hâline gelmiştir. Adanın uykuda olan yanardağı harekete geçince, Owen ve Claire adada kalan dinozorların soyunun tükenmesini engellemek için bir kurtarma kampanyası başlatır. Owen, hala ormanın derinliklerinde kayıp olan öncü raptor Blue’yu bulmak ister, Claire ise bu yaratıklara saygı duyduğunu anlamıştır ve misyonunu yerine getirmeye kararlıdır. Adaya vardıkları sırada lavların da harekete geçmesiyle, bu macera tüm gezegeni, prehistorik çağlardan beri görülmemiş ölümcül bir tuzağa sürükleyecektir.
Şimdi Hakimiyet Zamanı…
Çekimleriyle, oyuncuların performanslarıyla büyüleyici bir atmosfer sunan serinin son filmi, serinin Park ile World’lerini birleştirerek muhteşem bir kapanışa imza atmış. Özellikle kült yapımlarda gözümüzün aradığı eski oyuncuların adeta bir jübile yarışına girdikleri filmde, oryantalist bir atmosfer sunan Malta sokaklarındaki kovalamaca sahnelerinden Mad Max gibi apokaliptik filmlerde karşımıza çıkan kafes dövüşlerine, Indiana Jones gibi elinde meşale ile mağaralarda gezinmeden Godzilla vs. King Kong gibi dev canavarların dövüşüne değin izleyicilere teknolojik olanakların getirilerinin tamamını sunuyor. Jurassic’in World ve Park filmlerinde hayvanat bahçesi içerisinden çıkamamış olan dinozorların Malta sokaklarında, çatılarında kovalama sürdürmesi ise jübilenin öne çıkan en önemli detayları arasında yer alıyor. Çocuklar ve gençlerin büyüleneceği, çocukluğunda bu filmleri kült haline getirmiş olanların ise çocukluklarına ışınlanacağı harika bir sinema şöleni…
Sonuç olarak Jurassic World: Dominion; özellikle Jurassic hayranlarının sinemadayken kaçırmaması gereken bir şaheser…