“Korkma… Yaklaş…”
Yapımcılığını Sarhan Projects’in üstlendiği, Dünya prömiyerini Rotterdam Film Festivali’nde gerçekleştiren, 40. İstanbul Film Festivali’nden En İyi Kurgu ve 28. Adana Altın Koza Film Festivali’nden En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Müzik Ödülleri ile dönen Cemil Şov filminin yönetmen koltuğunda daha önce Terlik (2009) ve Cemil Şov (2015) adlı kısa filmleriyle festivallerde yer alan ve ödüller kazanan Barış Sarhan, ilk uzun metraj filmiyle oturuyor. Senaryosunu da yönetmen Sarhan’ın kaleme aldığı filmin görüntü yönetmenliğini Soykut Turan üstlenmiş. Müzikleri Taner Yücel imzası taşıyan filmin oyuncu kadrosunda ise Ozan Çelik, Nesrin Cavadzade, Alican Yücesoy, Cezmi Baskın, Başar Alemdar, Fuat Kökek, Ülkünur Arslan, Şennur Nogaylar gibi isimler bulunuyor.
Barış Sarhan’ın 2015 yapımı aynı isimli kısa filminden uzun metraja uyarladığı filmin konusunu kendini bildiğinden beri oyuncu olmak isteyen Cemil’in, almayı çok arzuladığı bir kötü karakter rolünü alamamasının akabinde yaşadığı olaylar oluşturuyor. Küçüklüğünden beri oyuncu olmanın hayaliyle yaşayan Cemil, sonunda bir filmdeki kötü adam rolü için seçmelere gider ancak başarılı olamaz. Aynı rolü seneler önce oynamış olan aktör Turgay Göral’a ulaşmaya çalışır. Cemil’in rolü kapabilmek için çıktığı yol, Turgay Göral’in hayatıyla kendi karakterinin iç içe geçtiği karanlık bir girdaba dönüşür.
Çekimleri, sanat yönetimi, mekân kullanımıyla göz dolduran, oyuncuların performanslarıyla parmak ısırtan filmi; sosyolojiden psikolojiye, göstergebilimden tarihsel çözümlemeye değin farklı kuramlardan ve farklı açılardan incelemek mümkün. Karakterleri derinlemesine işlenen ve adeta ilmek ilmek örülmüş olan, anima ile animustan Yeşilçam’ı Yeşilçam yapan döneme yapılan göndermeler içermesinden, Femme Fatale karaktere değin birçok unsuru bir arada barındıran bir film olmasının yanı sıra; Sevmek Zamanı (1965) gibi önemli yerli yapıtlara saygı duruşu niteliğinde karşımıza çıkan sürreal sinematografiye de sahip. Büyük bir özenle çekilerek eski havası verilmiş filmler ile günümüzde geçen Cemil’in sahnelerinin muhteşem paralel kurgusu sayesinde hazzı yüksek bir sinema deneyimi vadediyor. Ozan Çelik, Nesrin Cavadzade ve Alican Yücesoy inanılmaz performanslar sergilerken, Başar Alemdar ise gerçekten Yeşilçam’dan fırlamış bir aktör olduğuna izleyiciyi ikna etmeyi fazlasıyla başarıyor.
Filmin içerisinde baba-kız çatışmasından karakterlerin kendi iç çatışmaları ve dönüşümlerine; Yeşilçam’ın bütün dünyada olduğu gibi bir dönem erotik filmlere yönelmek zorunda kalmasına; ünlü aktör ve aktrislerin yaşlandıktan sonra unutulup tek başına gömülmelerine değin gerçek hayata ve günümüzde karşımıza çıkan haberlerde sıklıkla örtüşen bir gerçek evren ile ana karakterin zihninden izlediğimiz sürreal unsurlara değin gerçek ile kurmacanın fazlasıyla iç içe geçtiği, ayrı ayrı katmanlarla karakterlerin oldukça derin işlenmesini sağlayan bir hikâyeye sahip. Yönetmen Sarhan yalnızca günümüzde geçen bir filmi çekmekle kalmayıp, geçmişte yer alan siyah-beyaz Yeşilçam filmlerini de adeta tekrar çekmiş ve Evren Luş da yaratıcı nesne çağrışımlı kurgularla bu sahneleri birleştirmiş. Yeşilçam’da özellikle kötü karakterlerin sevilmemesi nedeniyle fazla tercih edilmeyen Film Noir’in ve vamp kadının muhteşem bir tasvirini verirken hem geçmişe hem de şimdiye geçerek bunları başarıyla birleştirmeyi de ihmal etmemiş. Özellikle Cemil karakterinin dönüşümü ile Burcu karakterinin arınmasının paralel kurgu ile yansıtıldığı sahneler, izleyenlerin hafızalarından silinmeyecek denli başarılı.
Yakın dönemde ödül alan kısa filmlerini uzun metraja çeviren Erdal Ceylan’ın Selfie From Hell (2018)’i ile Can Evrenol’un Baskın Karabasan (2016) filmlerine benzer şekilde, yapımcılığını yönetmenliğini ve senaristliğini kendi üstlenerek, hayalindeki görüntüleri izleyicilerle buluşturan Barış Sarhan, filmde kullanılan görüntüleri ve afişleri de Kadıköy Sineması’nda “Turgay Göral Neden Unutuldu?” isminde bir sergiyle sanatseverlerle buluşturdu. 22 Kasım’a dek Kadıköy Sineması’nda gezilebilecek sergi aynı zamanda filmin sanat yönetiminin ne kadar özenle oluşturulduğunu da gözler önüne seriyor. Bunun yanı sıra ödüllü müziklerini taçlandıran soundtrack albümüne de ulaşmak mümkün.
Daha çok yerli korku ve gerilim filmleri üzerine çalışma yapmakta olduğum için, bir filmde hem senarist hem yönetmen hem de yapımcı olarak görev alan birçok kişinin hayata geçiremediği bütünleşik başarıyı Barış Sarhan’ın ortaya koyabildiğini söylemek rahatlıkla mümkün. Demek ki gerçekten de doğru hikâye, doğru oyunculuk, doğru sinematografi, doğru sanat yönetimi ve doğru müzik istendiğinde bir araya getirilebiliyormuş.
Sonuç olarak Cemil Şov; her ne kadar az sayıda salonda izleyiciyle buluşuyor olsa da; sinema tutkusu olan her sinemaseverin mutlaka izlemesi gereken, kaçırılmaması gereken bir film!