“Şu Şeytanı Bir Bulamadık Ki…”
Akıncı Yapım yapımcılığında çekilen Şeytanı Ararken filminin yönetmen koltuğunda daha önce gösterime girmemiş olan Lucifer (2015), Lucifer (2017) ve gösterime giren Soma 301 (2015) ve Sokağın Çocukları (2019) gibi filmlerin yanı sıra 90’lı yıllarda seyirciyle buluşan Güneşi Görmeden (1990), İş (1995) ve Ekmek (1996) filmlerinin de yönetmeni olan Faik Ahmet Akıncı oturuyor. Senaryosu Doğuş Arslan tarafından kaleme alınan filmin görüntü yönetmenliğini ise Onur Özcan üstlenmiş. Filmin oyuncu kadrosunda ise Can Şallıoğlu, Metin Yüksel, Kübra Kadı, Damla Nur Yılmaz, Doğuş Arslan, Büşra Kaplan gibi isimler bulunuyor.
Filmin konusunu internette korkunç cinayetlerin işlendiğini gördükleri bir köye şeytanı aramaya giden bir grup gencin hikâyesi oluşturuyor. Üniversitede sinema eğitimi gören ve ev arkadaşı olan bir grup genç yanlarına iki kız arkadaşlarını da alarak, içlerinden birinin keşfetmek istediği lanetli evi görmek üzere Yalova Çiftlik Köyü’ne giderler. Lanetli evin tam karşısında bir evde kalmaya ve lanetli hikâyenin temelinde yatan Lucifer’i bulmaya çalışan gençlerin başına peş peşe felaketler gelmeye başlayacaktır.
Çekimleri 80’ler video-kaset döneminden kalmış gibi görünen, dolayısıyla da yetersiz çözünürlükte olan ve geniş ekran yerine kare formatta çekilen film; ses kurgusundaki sorunlardan kare format nedeniyle ortaya çıkan kadraj problemine dek pek çok teknik problemle seyirciyi yüz yüze getiriyor. Ortam seslerinin yeterince iyi temizlenememesini belli etmemek adına, filmin neredeyse başından son sahnesine kadar ara ara kesilerek, gerilim tonunda ama çok rahatsız edici ve konuşmaları bastıracak düzeyde müziklerin eklenmiş olması filmin en belirgin problemlerinden birisi.
Filmin ilk sahnelerinde iki arkadaştan birisinin keşfettiği bir köyden bahsederken, diğerinin onun yine çekim yapmak için bunu istediğini vurgulaması ve iki arkadaşın bu çekimin yapılabileceğine dönük istişarelerine rağmen köye giderken veya köyde bir rehber tutup gezdikleri sırada herhangi bir kamera çekiminin yapılmaması mantık hatalarından sadece biri. Dahası, afişte de bir kamera çekim görselinin kullanılması da cabası. Ancak bu hata filmin tek mantıksız noktası değil. İçlerinden birisi ölünce, arkadaşların kafa kafaya verip oradan nasıl kurtulacaklarını tartışmalarına rağmen kimsenin köyden çıkmaya çalışmayı akıl etmemesi ve dolayısıyla denememesi son yıllarda seyircinin karşısına çıkan en net mantık hatalarından bir diğeri. Öldüğü için üstüne battaniye örtülen karakterin birkaç sahne sonra odaya girildiğinde battaniyeye dürüm gibi sarılmış olması da devamlılık hatası olarak değerlendirilebilir.
Yönetmenin sinematografisinde, bu filmde sıkça adı zikredilen Lucifer ile aynı isimde 2015 ve 2017 yıllarında birer film bulunuyor. Bu filmlerin ikisinin de senaristi, Şeytanı Ararken filminin de senaristi olan Doğuş Arslan olmakla birlikte, gene bu filmde oynayan Can Sallıoğlu, Damla Nur Yılmaz ve Metin Yüksel diğer iki filmde de oynuyor. Bu isimlerin yanı sıra iki Lucifer’de de oynayan Tuğçe Özal ve Nehir Önder ise vizyona giren filmde bulunmuyor. Dolayısıyla karşımıza yıllardır ısıtılan ama tarifinde bir sorun olduğu için lezzetinde muhtemelen hiçbir tat olmayan bir yemek çıkıyor.
Filmdeki oyuncuların performanslarının kötü olmasının yanı sıra yeterince iyi olmadığının farkında oldukları makyajlar nedeniyle de hayalet ya da ne olduğu tam anlaşılamayan doğaüstü figürlerin subliminal vurgu yaparcasına, 25. kare tekniğinin birkaç saniye boyunca ekranda tutulan başarısız bir kopyası gibi, kontrastla aşırı oynanmış bir şekilde sunulması da cabası.
Türk korku sinemasında her hafta iki veya daha fazla filmin gösterime girmeye başlamasıyla nicel olarak rakamlar arttıkça, “Daha kötüsü olamaz” dedikçe, daha daha kötülerinin dokuz tane sinemada da olsa gösterime girmesi yerli korku sinemasının iyiye gitmek bir yana kötüye gideceğinin sinyallerini fazlasıyla veriyor.
Sonuç olarak Şeytanı Ararken; Türk korku severleri bir daha korku filmi izlemekten soğutacak kadar vasatın altında kalan bir yapım.