“Sanatsal Bir Cin, Görsel Bir Şölen”
1987 İngiltere – Türkiye ortak yapımı olan, Jamil Dehlavi tarafından çekilen Born Of Fire filmi; genç ve yetenekli bir flütçünün, zihninde duyduğu bir müzikten yola çıkarak babasının gizemli ölümünü araştırması üzerine kuruludur. Filmin büyük bir kısmı Kapadokya, Pamukkale ve Nemrut Dağı’nda olmak üzere Türkiye’de çekilmiştir. Müzikler de Türk sanatçı Kudsi Ergüner tarafından yapılmıştır.
Born Of Fire‘ın konusuna gelince; İngiltere’de yaşamakta olan Paul adlı flütçü, bir konseri sırasında çaldığı müziğin etkisiyle bir takım görüntüler görmeye başlar. Konser sonrasında annesine giden Paul, hasta annesinin ölmeden önce söylediği sözlere takılır. Annesi, babasının Türkiye’de iken kaldığı yeri söyledikten sonra ölmüştür. Bu sırada Türkiye’de bir yanardağın da harekete geçtiği haberleri yayınlanmaktadır. Paul babasının ölümündeki gizemli olayları çözmek üzere Türkiye’ye gelir. Burada yapması gereken Flüt ustasını bulmaktır. Ancak aradığı flüt ustası bir cindir ve Paul’ün ailesine ait flütü kullanarak dünyanın sonunu yani kıyameti getirmeyi hedeflemektedir.
Born Of Fire filminde, Hıristiyan ve İslam inançlarının bir sentezi olarak şeytan-cin kavramı kullanılmıştır. Filmde kıyameti dünyaya flüt yoluyla getirecek olan cin, İslam kaynaklarında “Dabbet-ül arz” adı altında kıyameti dünyaya getirecek cin ordusu olarak yer almaktadır. Bu bağlamda film, Hıristiyan-İslam sentezi ustalıkla birleştirilerek oluşturulmuştur. Born Of Fire, batı kültürüne sahip bir ülke tarafından, İslami cin figürü kullanılarak çekilen ilk korku filmidir.
Film boyunca oldukça fazla metafor kullanılmış, seyirciye adeta görsel bir ziyafet, fantastik bir atmosfer sunulmuştur. Filmin en etkileyici sahnesi; cinin, flütünü içinde ateşlerin yandığı karanlık bir mağarada çalarken, Paul’ün neyini suyun içinde ve aydınlıkta çalması ve bu esnada Paul’e dilsiz bir cücenin zikrederek eşlik etmesidir. İyilik ve kötülüğün kadim savaşı, ney ve flütün çıkardığı ezgilerin çarpışması olarak verilmiştir.