“Lanetin Madde Hâli…”
2 Bros Productions yapımcılığında Niğde Aladağlar’da çekilen Karanlık Madde diğer adıyla Dark Matter filminin yönetmen koltuğunda Zerk (2018), Sir-Ayet (2019), Kin (2019), Sekiz (2018) filmlerinin görüntü yönetmenliklerini yapmış olan İman Tahsin oturuyor. Görüntü yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını da yönetmen Tahsin’in üstlendiği filmin müzikleri Kamyar Behbahani imzası taşıyor. Filmin oyuncu kadrosunda ise Ahmet Yıldırım, Nihan Aşıcı, Orkun Olgar, Ahmet Pınar, Dilek Serbest, Babur Vatansever, Cüneyt Gazioğlu, Nil Makaracı, Onur Mahir, Enise Kurbaş gibi isimler yer alıyor.
Filmin konusunu Aladağlar’da bir grup maceracının çıktığı yolculuk ile evrende hâlâ gizemini koruyan unsurlardan biri olan karanlık maddenin kesiştiği gerilim dolu bir hikâye oluşturuyor. Bir grup arkadaş, lanetli olduğu rivayet edilen bir bölgede kamp yapmaya karar verir ancak kamp alanına yaklaşırken başlayan talihsiz olaylar kamp alanına yerleştiklerinde şiddetini daha da artıracaktır. Bu kamp arkadaşlıkları için olduğu kadar hayatta kalmaları için de bir sınava dönüşecektir.
Sinematografisiyle göz dolduran, sanat yönetimi ve oyuncuların performanslarıyla da sınıfı fazlasıyla geçen film, az miktarda ve yerinde kullandığı görsel efektleri, kurgusu, ışık ve mekân kullanımlarındaki başarısının yanı sıra neredeyse hiç kan ve şiddet göstermeksizin korku ve gerilim atmosferini izleyiciye başarıyla yansıtmayı başarmasıyla türün diğer örneklerinden kendini ayırmayı başarıyor.
Sinematografisi göz dolduruyor zira kamera açılarının seçimleri, neredeyse her filmde gördüğümüz kaliteli ya da kalitesiz drone çekimiyle izleyiciye sunulan aracın yolda ilerlemesi yerine drone’un izleyicileri Aladağlar’da geziyormuş gibi hissettirecek biçimde kullanılması ve atmosferin izleyiciye bu bağlamda yaşatmak için hem kaliteli hem de yaratıcı kullanılması filme değer katan ayrı bir nokta. Tek tek isimlerini sayarak “Bu daha çok öne çıkar” diyemeyeceğimiz şekilde bütün oyuncuların inandırıcı ve gerçekçi performans göstermeleri de filmin tam not alan noktalarından bir diğeri.
The Ruins (2008), The Dyatlow Pass Incident (2013), The Ritual (2017) gibi filmlerde karşımıza çıkan doğa sporları sevenlerin kamp kurması etrafında gelişen olaylar gibi doğru bir noktayla başlayan film, Büyü (2004) filmine benzer bir yol izlemekten de çekinmiyor. Zaman kırılması, quantum fiziği gibi konuları merkezine alan filmler de yavaş yavaş artmaya başlıyor. İlk örneği GooglePlay üzerinden izleyiciyle buluşan ve manyetik alanlar ile zaman kırılmasını araştıran bir fizikçinin karadelik olduğunu düşündükleri bölgeye yolculuklarını anlatan Reminiscence: The Beginning (2014) ile başlayan süreç Ammar 2: Cin İstilası (2016)’de de olduğu gibi manyetik alanlı olduğuna inanılan bölgeye seyahat etme ya da zaman kırılması nedeniyle karakterlerin metaforik bir sıkışma yaşadıkları Zehirli Tohumlar: Ölüm Yolu (2021), Pi Sonsuzluk (2021) gibi yapımların arka arkaya gösterime girmeleriyle sıklıkla karşımıza çıkmaya başlamış durumda.
Her ne kadar filmin tanıtımlarında filmi yerli türdeşlerinden ayırmak için “Cin, şeytan, peri veya bir elinde bıçak dolaşan bir katil yok” denilmiş olsa da maalesef bu cümle izleyenleri hayal kırıklığına uğratacak gibi görünüyor. Zira film türdeşlerinin beyazperdeye yansıttığı figürlerle cin, şeytan, Dexter ya da Hannibal’a benzer bir katil içermese de 2004 yapımı Büyü filminde de olduğu gibi bedenin “karanlık madde” tarafından ele geçirilişiyle aslında bunları içeriyor. Evet, filmde kötü makyajlı ya da başarılı plastik makyajlı herhangi bir varlık gösterilmiyor ancak zaten “cin” kelimesinin kökenine indiğimizde “Duyu organlarıyla algılanamayan ruhani varlıklara verilen genel isim” olduğunu görüyoruz ve bu bağlamda da İslam inancının yaygın olduğu bu toplumda biz buna “cin” diyoruz. Her kültürde bu varlıklara verilen farklı adlar olduğu gibi bazı din alimleri, uzaylılardan UFO’lara değin bu tür birçok varlığı da cin olarak nitelendirebiliyor. Dolayısıyla filmde cin tasviri alışageldik suretle bulunmasa da cin unsurundan beslenen bir korku söz konusu. Bahsi geçen cinlerin Türk korku sinemasında betimlemelerinin karşımıza çıktığı Semum (2007), Musallat (2007) ve Üç Harfliler: Marid (2010) filmlerinden sonra şimdi gelinen nokta ise kuşkusuz çok acı verici. İyi ya da kötü olduğu fark etmeksizin bu topa hiç girmeyerek, bu varlıkların sadece bedene girmeleri üzerinden kullanılması hem filmi diğerlerinden ayırmayı sağlıyor hem de gerçekçiliği arttırıyor. Benzer şekilde Çağan Irmak’ın çekmiş olduğu 2018 yapımı Çocuklar Sana Emanet filmi de korku ve fantastik unsurlar üzerinden ilerleyen bir film olsa da, basın bültenlerinde dram, gerilim türlerinde gösterilmesi nedeniyle dram bekleyen izleyicileri düş kırıklığına uğratmış ve 2007 yılında çekmiş olduğu ilk uzun metraj filmi Bana Şans Dile sonrasında yani ismini belli bir kitleye duyurup, hedef kitleye ulaşarak yüksek hasılatlar kazanan bir yönetmenken ikinci en düşük hasılatla gişede nispeten başarısız olmasıyla sonuçlanmıştı. Oysa film korku türünde lanse edilmiş olsa, o dönemdeki teknik olanakları ve kalitesiyle doğru hedef kitleye ulaşabilme ve bu bağlamda da gişede daha fazla başarılı olabilme şansı bulunmaktaydı.
Sonuç olarak Karanlık Madde; kan, plastik makyaj ve efekt olmaksızın korkamayanların beğenisini kazanamama ihtimali olsa da çekim kalitesinden oyunculuklara varana değin ilmek ilmek diğer her konuda göz dolduran, yerli korku severlerin mutlaka sinemada izlemesi gereken; sınıfı uzak ara farklarla geçen bir yapım…