25 Nisan 2024

“Büyülü Rüyalar, Ölümcül Kabuslar”

Absentia (2011), Oculus (2013), Hush (2016) filmlerinin yönetmeni Mike Flanagan tarafından çekilen Before I Wake (Kabustan gelen) filminin görüntü yönetmenliğinde Michael Fimognari bulunuyor. Filmin senaryosunu Flanagan ile birlikte daha önce Oculus filminde beraber çalıştığı Jeff Howard kaleme almış. Filmin müzikleri ise Tim Burton gibi usta isimlerle çalışan Danny Elfman ile Flanagan’ın daha önce Hush ve Oculus‘da beraber çalıştığı The Newton Brothers’a ait. Flanagan’ın bu denli başarılı filmlerle izleyici karşısına çıkıyor olmasının nedenlerinden biri olarak, daha önceki filmlerinde beraber çalıştığı kişileri tercih etmesi gösterilebilir. Before I Wake‘in başrollerinde Kate Bosworth, Thomas Jane, Jacob Tremblay bulunuyor.

80’li yıllardan özlediğimiz Freddy Krueger’ın kabuslarının daha gotik ve büyüleyici bir atmosferde, yeniden yapılandırılması olarak da ele alınabilecek Before I Wake, bu yıla ait en başarılı ve en yaratıcı korku filmlerinden biri olarak öne çıkıyor. İnsanların keşke gerçek olsa dedikleri rüyalara farklı bir bakış açısıyla yaklaşan Before I Wake, gerçek olmaması için tanrıya yakaracağımız kabusların gerçek olması üzerinden korkuya eğiliyor. Oğullarını bir kaza sonucu kaybeden bir çiftin yetimhaneden 8 yaşında Cody isimli, uyku sorunu olan bir çocuğu evlat edinmesi ile başlayan filmde, başlangıçta Jessie ve Mark çifti için nefes kesici bir deneyim gibi görünen Cody’nin rüyalarının gerçek oluşu, daha sonra onlar için tam bir kabus haline gelmeye başlıyor.

Psikolojik-gerilim, korku ve fantastik türlerinin başarılı geçişlerle ilerlediği filmde, hem çocuklarını kaybetmiş bir ailenin, hem de yetim bir çocuğun yaşadığı travmaları aynı anda hissetmenizi sağlayacak dram türü de oldukça başarılı bir şekilde yansıtılmış. Filmde yer alan uykusuzluk sorunu yalnızca Cody için değil, onu evlat edinen yeni annesi Jessie için de geçerli. Öz çocuğunun ölümünden sorumlu olduğunu hisseden Jessie de farklı bir biçimde uykusuzluk sorunu çekiyor. Cody’de kendisinin zorla yarattığı bir uykusuz kalma hali söz konusuyken, uykusuzluk yeni annesi Jessie’nin isteksizce yaşamakta olduğu bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Bu bağlamda filmde “iki ayrı kahramanın yolculuğu” hikayesi bulunuyor. Jessie ve Cody’nin hikayeleri ve dönüşümleri film boyunca karşılıklı süreçler olarak oldukça başarılı yansıtılıyor.

Jessie’i canlandıran Kate Bosworth’un performansı oldukça başarılı, öyle ki Cody’nin durumundan istifade etmeye çalışması film boyunca izleyicinin kendisine oldukça nefretle yaklaşmasını sağlamaya yetiyor. Bosworth, öz çocuğunun ölümünden kendini sorumlu tutması ve geçmişe sarılmasıyla aslında Cody’i yalnızca bir araç olarak kullanan istismarcı bir birey. Aslında bu açıdan bakıldığında çocuk istismarına dair bir film olarak da ele alınması mümkün. Thomas Jane ise, filmde özdeşleşim kurmaya en çok yakınlaştığımız ebeveyn performansı ile kendini film boyunca sevdiriyor. Öz çocuğunun ölümüne sünger çekip Cody’i farklı bir birey ve yeni bir çocuk olarak görerek bağlanan baba Mark rolündeki performansıyla göz dolduruyor. Çocuk oyuncu Jacob Trembley de, Cody rolüyle hem kendini sevdirmeyi hem de korkutmayı başarıyor.

Gotik ve büyülü atmosfer filmde başarılı olarak görselleştirilmiş. Korku sahneleri yaratıcı ve oldukça etkileyici tasarlanmış. Filmin düğüm noktasında sunulan açıklamalar izleyiciler için tatmin edici olmakla birlikte psikolojik alt yapı başarılı bir şekilde kurgulanmış. Bilinçaltının önemi ve psikolojik derinlikler filmin yaratıcılığının doruk noktalarını oluşturuyor. Korkuseverlerin kaçırmaması gereken oldukça başarılı bu korku filminin, neredeyse bütün türleri içinde etkileyici kurgularla birleştirdiğini özellikle tekrar belirtmekte fayda var.

Not : 8/10