“Bu Christmas Kara Değil Feminist”
Kanadalı yönetmen Bob Clark’ın 70’li yılların başında çektiği kült yapım Black Christmas’ın 2006 yapımı yeniden çevrimi sonrasında 2019 yılında çekilen bu yeni Black Christmas’ın yönetmen koltuğunda bu kez Sophia Takal bulunuyor. Senaryo yönetmen Takal ile birlikte April Wolfe’un imzalarını taşıyor. Görüntü yönetmenliğini Mark Schwartzbard’ın üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda ise Cary Elwes, Imogen Poots, Brittany O’Grady, Aleyse Shannon, Lily Donoghue, Lucy Currey, Ben Black, Simon Mead gibi isimler bulunuyor.
Hawthorne Koleji tatil için sakinleştiğinde, Riley Stone ve onun Mu Kappa Epsilon kız kardeşleri; atlet Marty, asi Kris ve midesine düşkün Jesse üniversitenin güz döneminin sonlanmasına özel bir parti için salonları donatmaya hazırlanırken, siyah maskeli bir sapık da bu kardeşlik kulübündeki kızları tek tek öldürmeye başlar. Kurbanların sayısı arttıkça, Riley ve ekibi, herhangi bir erkeğe güvenip güvenemeyeceklerini sorgulamaya başlar. Buna Marty’nin erkek arkadaşı Nate, Riley’nin yeni aşkı Landon ve hatta saygın Profesör Gelson da dahildir. Katil her kim ise bu kadınların hiç kimse tarafından kurban edilemeyeceğini de keşfetmek üzeredir.
John Carpenter’ın 1978 yapımı Halloween filmine ilham kaynağı olduğu söylenen bir teen-slasher olan Black Christmas, Québec’te Noel zamanı akli dengesi yerinde olmayan biri tarafından bir kız öğrenci yurdunda işlenen seri cinayetleri konu almış, başlangıç noktasını ise bir şehir efsanesi olan bebek bakıcısı (gelen sapık telefonların aslında evin içerisinden yapılıyor olması) anlatısı üzerinden kurmuş ve 1975 yılında Canadian Film Awards’tan 2 ödülle dönmüştü. 2006 yapımı yeniden çevriminde ise yönetmen koltuğunda Glen Morgan oturmuş; ilk filmdeki gibi filmin büyük çoğunluğunu kız yurduyla sınırlayan, kızların yurdun içerisinde tek tek öldürüldüğü ve ilk filmde izleyicilere gösterilmeyen katili (katilleri) ve cinayetler işlemesinin nedenlerini de ekleyerek ilk filmin senaryosuna oldukça bağlı kalınarak adapte edilen, ilki gibi kanlı ancak ilkini geçemeyen bir versiyon çekilmişti.
Bu hafta gösterime giren yeni versiyon ise ilk iki filmden bağımsız bir senaryo üzerinden, başından itibaren bir üniversite bünyesinde oluşturulmuş bir erkek tarikatı ekseninde kadın eşitliği ve özgürlüğüne karşı olan, üniversiteli genç erkeklerin katil olduğunu izleyiciye fark ettirerek ilerlemeyi tercih ederken, twist olarak doğaüstüne sığınan bir film ortaya çıkmış. İlk iki filmin aksine kız yurdu az kullanılırken filmin daha ziyade erkekler yurduna kilitlenmesi sağlanmış. 1974 versiyonu kadınların özgürleşmesi, kürtajın yasal duruma gelmesi gibi konuları hissettirilmeksizin aralara serpiştirilerek sosyolojik bir alt yapı sunarken; 2006 versiyonunda ise annelik teması katilin psikolojik geçmişindeki bir detay olarak kullanılıyordu. Bu yılki versiyon ise ilk filmdeki hissettirilmeden sunulan temalara kölelik ve ırkçılık, beyaz soylu erkek faşistliği de ekleyerek adeta bir kamu spotu şeklinde ilerlemeyi tercih etmiş. Üç filmde ortak olan tek nokta telefon; ilk filmde eve gelen sapık aramaları 2006 versiyonunda öldürülen kişinin telefonundan eve yapılan sapık aramalarına dönüşürken, yeni versiyonda sosyal medyadan gelen tehdit mesajlarına evrilmiş.
1974 ve 2006 versiyonlarındaki akli dengesizlikle işlenen seri cinayetler, yeni versiyonda eğitimli beyaz soyluların özgürlükçü ve eşitlikçi kadınlardan intikamına dönüşürken; son yıllarda popüler olan tarikat mantığıyla harmanlanıyor ve ortaya ilk iki versiyondan bağımsız, yalnızca feminizm diye bağıran, şaşırtmayan ve atmosferi gerginleşemeyen bambaşka bir film ortaya çıkıyor.
Sonuç olarak Black Christmas; ilk iki versiyonu izleyen korku ve gerilim tutkunları açısından sınıfı geçemeyen, feminizm ve ırkçılık nidalarıyla ilerleyen ancak sabun köpüğü gibi akıllarda yer etmeden, salondan çıkınca unutulacak bir film olmaktan öteye geçemeyen başarısız bir yeniden yapım.
Not : 4 / 10